Ezan, sözlükte “bildirmek, duyurmak ve ilan etmek” anlamına gelen “ezan dini  bir terim olarak; farz namazların vakitlerinin geldiğini” bilinen sözlerle Müslümanlara duyurmayı ifade eder.

Ezan, müminler arasında bir paroladır.

Bu sebeple orijinal cümleleriyle okunur. İnsanlar, hangi dili konuşurlarsa konuşsun bütün Müslümanlar, ezanı anlar ve ezan karşısında aynı duygu ve heyecanı hisseder.

Ezan hakka, İslam'a ve ibadete çağırmadır.

Müminler varlığının bir göstergesi, Allah'ın varlığını ve birliğini Hz. Muhammed'in peygamberliğinin, namazın ve ebedi kurtuluşun duyurusudur.

Biz Müslümanlar, yeni doğan çocukların sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okuruz.

Böylece çocuklarımıza Allah'ın varlığını ve birliğini, Hz. Muhammed'in namazın ve İslam'ın temel esaslarını telkin etmiş olurlar.

Dünyanın neresinde Müslüman varsa orada aynı sözlerle ezan okunur.

Bu Müslümanların birliğini temsil etmez mi?

Rahmetli Mehmet Akif Ersoy ezanı ne güzel nitelendirmiştir: “Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.”

Mabetlerimize baktığımızda, manevi hayatın, can damarlarını, ülkenin Müslüman olduğunu bildiren en mühim tapusu, İslam'ın sembolü, minareleri tevhit inancının alametidir.

Yine rahmetli Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'ndaki şu dizeler bu gerçeği dillendirmektedir: “Ruhumun senden ilahi şudur ancak emeli. Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.”

Mabetlerimize gittiğimizde genç-ihtiyar-zengin- fakir-tahsilli-tahsilsiz bütün Müslümanlar bir araya geldikleri, yan yana omuz omuza oluştuğu, birlik beraberliğin ve eşitliğin ortaya konduğu nizam ve intizamın perçinlendiği, üzüntü ve sevinçlerin paylaşıldığı mübarek yerlerdir.

İnsanlık tarihi kadar eski olan mabetler yeryüzünün en saygın ve Allah'a en sevimli mekanları, Allah'a huzur ve güven veren yerlerdir.

Allah'ın mescitlerine saygı dinin olmazsa olmazlarındandır.

***

Not: covid-19 virüsünün ülkemizin üstünden ve insanlık aleminin üstünden kısa zamanda Allah tarafından defful izale edilmesini niyaz ederiz.