Bedel ödemeden başarı gelmez. Hele Türkiye gibi bir coğrafyada ebet-müddet yaşayabilmenin büyük bedelleri vardır.

Ecdadımız Malazgirt'ten başlayan süreçle nice bedellerle bu güzelim toprakları bize intikal ettirdi. Bize düşen aldığımızı aynı güzelliğiyle korumak ve bizden sonraki nesle teslim etmektir.

Kuru hamasetle bu olmaz. Öncelikle tarih şuuru yüklenerek işe başlamak lazım. Sonra ilim elbisesini giymek sonra da cesaret hırkasına sarılmak gerek.

Yaşadığımız topraklar mümbit topraklar. Hem ürün yetiştirmede hem de insan yetiştirmede önemli imkanları barındırmaktadır.

Yunus Emre'nin, Mevlana'nın, Baki'nin, Mehmet Akif'in yetiştiği toprakları kimse kurak sayamaz. Biz umutsuzluk diyarının sazını çalamayız. Öldük, bittik türküleri bize yakışmaz. İnancımız da buna müsaade etmez.

Bugün etrafımızda şeytani bir kazan kaynatılsa da biz asla bu kurgulanmış kötülüğe rıza gösteremeyiz. Belli ki birileri Arz-ı Mevut denen şeytan hevesine bayağı bir yatırım yapmış.

Bizim tarih şuurumuz bazı ekran müdavimlerinde noksan olsa da milletimizin kimyasını oluşturan geniş kitlelerde tamdır. Kimin ne halt yediğini bilir.

Şahsen benim bu millete itimadım çok fazladır. Her taraftan akıtılan "bu milletten bir şey olmaz" yalanı bir ecnebi masalından başka bir şey değildir.

Türkiye, topraklarından fersah fersah fazla bir büyük kültürdür. Bizi içimize kapamak isteyenler türlü türlü silahlarla saldırsalar da bu milleti alt etmeyi başaramamaktadırlar. Çünkü genetiksel bir avantajımız mevcut. O da esaret tanımaz bir millet oluşumuzdur.

Orhun Abidelerinden başlayan ve Atatürk'e uzanan milli şuur bizi terk etmedikçe bu memleket kıyamete kadar baki kalacaktır.

Bakınız kırk yıldır terörle saldırdılar yetmedi, devletimizin içine teröristleri peydahladılar o da yetmedi. Bunlarda şeytani numara bitmez. Ama bizde de azim ve kararlılık bitmez.

Geçen günlerde Kıbrıs gazileriyle Akçaabat İMKB Anadolu Lisesi'nde muhabbet etme fırsatı buldum. Eyüphan hocanın bir organizasyonuydu bu güzel buluşma. Bu milletin ne büyük bir millet olduğu onların anlattıklarıyla bütün açıklığıyla ortaya çıktı. Bir gazi "Bütün imkansızlıklara rağmen hiçbirimiz mutlak zafer kazanacağımızdan şüphe etmiyordu" dedi. "Bu özgüven nereden geliyor" soruma gülerek "Taşıdığımız asil kandan" cevabını verişi gerçekten inançla, imanla verilen bir cevaptı.

Ben gazilerimizdeki özgüveni gördükçe memleket için şer terziliğine soyunanlar yine hüsran yaşayacaklar, bunu net anladım.