Milli adam her yerde millidir. Hiçbir zeminde milletine hâlel getirmez. Milli adam aynı zamanda kültürlüdür. En azından milletinin derûnunu hakkıyla bilir. Gerisi Sanço Panço’dur. Sanço Panço, 16. yüzyılda yaşamış Don Kişot’un seyisi ve can yoldaşıdır. Nihayeti bizim kültürden değildir.
Harezmi Projesi kapsamında okulu örnek okul seçilen Orhan Eyuboğlu, sohbetim sırasında bir Barış Manço anısını bilgi dosyasından benimle paylaştı. Vakfıkebir eşraflarından olan bu güzide müdür, Türk kültürü ile alakalı yazılara özel hassasiyet kesbeder. Onunla sohbetimizde benimle paylaştığı Barış Manço yazısını sizlerle paylaşmak isterim. 

****

Yıllar yıllar önce Barış Manço Fransa’da bir televizyon kanalında konuktur.
Küstah moderatör Manço ile sürekli dalga geçmekte, “Türkler barbardır, vahşidir.” demeye getirmektedir.
Barış Manço daha fazla dayanamaz, adama der ki:
“Yanınızda kâğıt para var mı?”
Moderatör şaşırır, “Var, ama, ne alâka?” der.
Barış Manço ısrarını sürdürür. Adam cebindeki kâğıt paraları masanın üzerine koyar.
Manço, paraların üzerindeki resimlerin kim olduğunu sorar.
O yanıtlar:
“Bu general A, şu gördüğün amiral B, öteki de büyük komutan C.”
Bu defa Barış Manço cebindeki Türk paralarını çıkarır.
“Bu paradaki fotoğrafı olan kişi Mehmet Akif Ersoy’dur. Şairdir. Bu paradaki kişi Mevlana’dır. İslam düşünürü, tüm dünyada aşkın, sabrın ve hoşgörünün sembolüdür. Bu paradaki resim de ulusal önderimiz Atatürk’tür. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ‘Yurtta barış, dünyada barış’ diyen kişidir. Bizim paralarımız bunlar, biz Türkler ince ruhlu, kibar ve medeni insanlar olduğumuz için paralarımızın üstüne şairlerimizi, düşünürlerimizi, barış elçilerimizi, gönüllerimizi fetheden ülkemizin kurucusunu bastık. Sizin paralarınızın arkasında yoksul ülkelerin insanlarının kanını döken komutanlarınız var. Şimdi, vahşi ve barbar kim oluyor?”
Bu müthiş cevaptan sonra televizyon yöneticileri yayını keser.
Ve moderatörü canlı yayından alırlar.
Yeni moderatörle yayın yeniden başlar.
Adam önce Barış Manço’dan ve Türk Milleti’nden özür diler.

***

Şimdi bu hassasiyete sahip kaç sanatçımız var? Belki de vardır. Lakin bizim karşı, yanlı, yansız ve cansız medya bunlara yer veriyor mu? Bu soru anlamlı bir soru gibi duruyor.
“Hani böyle sanatçılara can kurban denir ya” bunlardan birkaçını rahmetli Barış Manço'ya yolbaşçı olmaları için ismen sıralayalım ve peşinden de soralım: Bir Mustafa Yıldızdoğan, bir Esat Kabaklı, bir Fatih Kısaparmak kendini milli diye satan medyada neden kültür sanat programları yapmazlar? Yoksa bunlara kıytırık futbol yorumcularına ayrılan paydan artacak kadar para düşmez mi!
Hey gidi benim güzel memleketim hey!
İyi şeyler de yaşandı bağrında. Fakat sanat meselesinde milli insan, milli dımağ genelde tukaka edildi, halen de ediliyor. Yani şu sanat dünyası; senin özünden, sözünden, ruhundan uzak nefeslere teslim. Bir kıyam gerek! Yoksa şimdilerde Manço anıları ile teskin olmaktan başka çare yok gibi. Haksız mıyım?