Trabzonspor, belki de ligin en önemli maçında oyuna tam istediği gibi başlayamasa da maç psikolojik heyecanı yüksek bir tempoda başladı.

Trabzonspor kalesinde erken geldiği golün handikabıyla uğraşırken bir de buna Ali Palabıyık’ın oyunun gidişatını engelleyen daha doğrusu bordo-mavililerin ataklarını keserek maçın ritmini birden bire farklı bir kulvara çevirdi. Yani bir takım eğer sahada rakibine üstünlük sağlayamıyorsa hakemin yanlış kararlarını kendi lehinde gördüğünde ister istemez diğer takımın yani Trabzonspor’un gardını düşürmeye bu yetti.

Trabzonspor, oyun kurgusu olarak Fenerbahçe’nin baskılarına maruz kalsa da bir gerçek de vardır ki kazanma arzusunu üstte tutan bir takımdı. Düşünün ki Fenerbahçe gibi bir takıma 1-0’lık sonucun ardından oyundan kopmadan oyunda kalması kolay bir iş değildir. Çünkü bu maç Türk kamuoyunun bir aydan bu yana ilgilendiren bir konuydu. Ve Sörloth’un yani prenslerin prensinin atmış olduğu golle hayat öpücüğü bulan Trabzonspor, Fenerbahçe karşısında elinden gelen her türlü çabayı gösterdiği kasındayım. Maçın gidişatını engelleyen daha doğrusu Fenerbahçe’yi Trabzonspor karşısında önde gösteren pek çok pozisyonun da bence en önemli sebebi Yusuf ve Obi Mikel’in oyuna iyi başlayamamış olmasıydı. Trabzonspor, arzu ettiği futbolda buluşamasa da bazı maçlar mükemmel oyunla kazanılmıyor. Bunun da sebebi Fenerbahçe’nin ayağa paslarla bir de Trabzonspor’un orta sahasının verimsizliği neticesinde Sarı-Lacivertlileri sık sık kalemizde gördük.

2-1’den sonra kendi kaderimizi belirlemede önemli bir faktördü. İlk etapta bunu başardık. Tabi ki Fenerbahçe’yi yabana atacak halimiz yoktu. Fenerbahçe oyun olarak sahada iyi gözükse de Trabzonspor’un tek düşüncesi bu maçı kazanmaktı.

Şimdi spor yorumcuları Fenerbahçe için mutlaka bir şeyleri konuşacaktır. Hakem sahada futbolcuları çıldırtsa da Trabzonspor taraftarı ve de futbolcuları hakeme ayak uydurmadılar.

Fenerbahçe’yi hak ederek yendik ve bunu başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Tebrikler arkadaşlar.

İşte Ali bey Burası Trabzon!