Millî ittifakı acaba yerel siyasî akıl idrak edebilmiş midir? Özellikle iktidar cenahında millî ittifakın insicamını sağlayacak adımları atabilecek siyasi feraset mevcut mudur? Yoksa "yine hep bana rabbena" anlayışı mı egemendir?

Trabzon, Rize, Artvin, Gümüşhane, Bayburt ve Giresun ekseninde meseleye baktığımızda hiç kuşkusuz milli ittifakın büyük bir heyecen yarattığını bu çevrelerde görüyoruz. Yalnız yıllardır tek başına iktidar sorumluluğunu üstlenen ve buna alışmış olan siyasî cenah, ittifakı memnuniyetle karşılamış olsa da sahaya yansıtılan bir paylaşımcılıktan ipuçlarını henüz ortaya koymuşlardır diyemiyoruz.

Örneğin bir okula müdür atanacağı zaman halen MHP içinde ruhunu akıtan bir gönle sahip bir kişiin hala tercih edilir bir konumda olduğunu söylemek mümkün değil. Ta öteden beri diğer kurumlarda da durum bu minval üzredir.

Oysaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Yenikapı buluşasından beri yakın zamanda da AK Parti tavanına ve tabanına seslenerek MHP ve ülkücülerle sıcak mesailerin ve paylaşımların sağlanmasını istediğini herkes işittti. Bu çağrıya uyup; AK Parti il başkanlıkları, ilçe ve belde teşkilat başkanlıkları henüz MHP'ye bir ziyaret seferberliği başlattıklarına şahit değiliz. Sıcak teması karşı tarafa bırakıyorlarsa ayıp ederler. Çünkü iktidarı elinde bulunduranlara MHP cenahı hemen yaklaşırsa başkaları onları "menfaate koşmakla" suçlarlar. Tanıdığım kadarıyla MHP duruşu buna tevessül etmez.

Türkiye böylesine büyük bir vuslatı gerçekleştirmişse bu vuslatın külfeti de nimeti de âdil dağıtılmalı. İttifaka dahil olmayan gruplar da yine hak ettiklerini alabilmeli. Sadece bir sendikanın borusunun öttüğü dönem artık bitmeli. Sendikacılar da milli bir ittifaka geçildiğinin ayırdına varan davranış biçimleri sergilemedilidirler.

Yıllar evvel FETÖ'ye karşı daha ismi konulmadan en şedit bir karşı duruşla "herkes devlete çalışacak" saptamasını yapan Hasan Suiçmez gibi değerler kurumlara çöreklenmiş haşahaşilerce uzaklaştırılırken timsah gözyaşları dökenler milli ittifaktan sonra kendilerini artık bir sorgulasınlar.

Okulunu Trabzon'un gözbebeği haline getiren bir müdürün "milliyetçi görüşlere" sahiptir saptamasıyla devredışı bırakılma devri inşaallah kapanır.

Hasan Suiçmez gibi onlarca örnek mevcut. Hele bu insanların yerine konan mücrim tiplere baktığımızda Türk milletine nasıl kıyıldığı daha iyi idrak edilmiş olur.

Neyse geçmişe takılıp kalmak bu büyük millete yakışmaz. Hele hele emperyalistlerin ülkemize dört koldan saldırdığı bir vasatta muflis tüccar gibi eski defterleri karıştırmak da bize yakışmaz.

Biz hatalar tekerrür etmesin, faydalı insanlar devlete sadık oldukları sürece görevlerine devam etsin önerisiyle uyarı görevimizi yerine getirelim.

Birileri gocunmadan istifade ederse ne ala! Etmezse de paşa gönülleri bilir.