Değişik bir rotasyonla Kasımpaşa karşısına çıkan Trabzonspor müsabakanın ilk dakikalarında kendine özgü futbolunu sahaya yansıtamadı. Buna orta alanda kaybedilen toplar da eklenince ne oyun stiline ne de rakibi baskı altına alacak etkili organize ataklar üretemedi Trabzonspor.  Haliyle Bordo-Mavililer sahada rakibini değil kendi kendilerini gözetleyen takım konumunda göründü.

Ne oldu?

Nasıl oldu da bu kadro böyle bir rotasyona tabi tutuldu, ben anlayamadım.

Avrupa Kupası’ndaki 2-1 galip gelen takım karosunu sahaya sürüp de eğer oyuna katkı sunamayan futbolcular görüldüğünde 3 tane değiştirebilirsin. Buna da kimse sesini çıkarmaz. Bütün olumsuzluklara rağmen Sörloth ile Trabzonspor 1-0’ı yakaladı,  yakalamasına da bir karambol de kendi kalemize attığımız golle skor 1-1’e geldi.

Yediğimiz bu gol haliyle Kasımpaşa’nın direncini de artmış oldu.

Eğer orta alanda hakimiyeti sağlayamıyorsan her türlü olaya da gebe olacağınız da bir gerçek. Bu işin fıkratında bu var.

Bir maçta her bölgeyi oynatacak olan orta alan futbolcularıdır ki bloklar arasındaki sigortanın ayarları her zaman onların elindedir. İlk on bir yanlış olunca takım içerisindeki oyun disiplini de haliyle yanlış oluyor.

Ve ikinci yarıya da aynı rotasyonlu kadro ile başlayan Trabzonspor yanlışın üzerine yanlışla gidince umutları arttıran değil de umutları tüketen bir mücadele içerisinde gözüktü. Bir de Yusuf Sarı saç baş yoldururken bu oyun şekliyle ‘Kasımpaşa’yı yensek de ne olur’ diyecek spor severler de az değildir sanırım.

Yani 56. dakikaya kadar sahada kantarın ayarlarıyla oynanmış bir Trabzonspor vardı.

Nwakaeme tabi ki önemli bir oyuncu. Tabi bu maçta makası kırık tank gibi görüntüsü sol kanadı haliyle unutulmuş gibiydi.

Dakika 70 dağıldıkça dağıldık.

Adı futbol. Yanlış hamleleri bir türlü kabul etmiyor.

Anlarım Ünal Hocam anlarım da, vallahi ben bu ilk 11’den bir şey anlamadım.

Ne bir organize atağımız vardı, her dönen top rakipte, ikili mücadeleler de yardımlaşma rakipte. Sonuç olarak Belki de en önemli 2 puanı İstanbul’da bıraktık.

Uğurcan’dan gerisi alice harikalar diyarında misali gibiydi.

Prag kadrosu üzerinde galiba biraz fazla kahramanlık yaptık.

Biz böyle oynarsak takibi rakibin direnci artacak. Sonunda da oynattık ya. Kaybeden de biz olduk. Dilerim bu maçın handikabı önümüzdeki maçlara rücu etmez. Eğer bu tür maçlarda her futbolcu takım oyununun uzağında, perde oyunu tercih ederse sanırım bu maçları çok ararız. Hele ki önümüzde AEK maçı varken.

Hiç kimse takım yorgundu 5 kişilik rotasyona bundan dolayı gidildi diyemez.

Çünkü bir futbolcu üstü üstüne on maç da oynasa da 48 saatte bedeni ve de kondisyonu dinlenir. Gereksiz rotasyon, böylesine kötü bir takım karşısında lige 2 puan kaybederek başlamasına neden oldu.