Ülkelerin ve toplumların kalkınmasında önemli rol oynayan Tarım sektörünün önemi; küreselleşen ekonomik sistem, artan rekabet ortamları ve hızla değişen Pazar koşullarının da etkisi ile giderek artmaktadır.

Türkiye içinde bulunduğu jeopolitik konumu, üç tarafının denizlerle çevrili olması, sahip olduğu akarsular ve ekolojik çeşitlilik nedeniyle gerek bitkisel, gerek hayvansal ve gerek su ürünleri açısından ayrı bir öneme sahiptir…

Anadolu insanının yüzyıllar boyu, en önemli uğraşı ve geçim kaynağı olan tarım. Cumhuriyet’in kuruluşundan 1980’li yıllara değin, ülke insanını yeterince beslemiş. İthalata gerek duyulmamış (oysa bugün samanı dahi ithal edişimiz, ne büyük hüzün) ve ekonominin lokomotifi olmuştur. 80’li yıllardan başlayarak, Serbest piyasa ekonomisi-Dışa bağımlı liberalleşme sonucu; dünyada kendi kendine yeten iki, üç ülkeden biri olan Türkiye’de tarım bilinçli olarak ötelenip, sönümlendirilmiştir!

 Oysa tarım; ülke nüfusunun yaşamını sürdürebilmesi, Milli gelire ve istihdama katkısı, diğer sektörlere hammadde ve sermaye temini, İhracata dolaylı ve dolaysız etkisi (ürünlerimizi Suudiler bile geri iade ettiklerinden kelli!) ve ekolojik dengeye olan katkısı nedeniyle tüm dünyada vazgeçilmez bir sektör niteliğindedir.

 İşte bu nedenledir ki Tarım sektörü, Sosyal, Çevresel ve Yaşamsal boyutlarıyla toplumun tüm kesimleri tarafından DİKKAT ve ilgiyle izlenmelidir.

 Çevre hassasiyeti ve sorumlu yurttaş kimliğiyle donanımlı, bir duyarlı dosttan gelen iletiyi bilgilerinize sunuyorum;

“Ölüm Tohumları”

Gazeteci F.William Engdahi, GDO adı verilen şeytan planının tüm ayrıntılarını Ölüm Tohumları adlı kitabında açıklıyor.

Amerika üzerinden insanlığı kontrol altına almak, bazı milletleri kısırlaştırarak yok etmek gibi kirli planları olan şirketlerin içyüzünü deşifre eden eserin giriş bölümünü bilgilerinize sunuluyor.

“Biz dünya nüfusunun %6.3’ünü oluşturuyoruz ama zenginliğinin yarısına sahibiz. Bu farklılık özellikle bizler ve Asyalılar kadar büyük. Böyle bir durumda kıskanılma ve gücenilme gibi bir durumda olamayız. Gelecek dönemlerde asıl görevimiz, ulusal güvenliğimize bir zarar getirmeden bu farklılık durumunu sürdürebileceğimiz bir ilişki kalıbı tasarlamaktır.

Bunu yapmak için de tüm duygusallık ve hayallerden uzak durup, dünyanın her yerinde ki ulusal hedeflerimize odaklanmalıyız. Kendimizi çıkarlarımızdan fedakarlık ederek dünyanın iyiliği için lüksümüzden vazgeçeceğimiz konusunda KANDIRMAMIZA hiç gerek yok.” Seorge Kennan, 1948

Bu kitap küçük bir sosyo-politik elit zümre tarafından 2.Dünya savaşı sonrasında Vaşington’da ele alınmış bir proje ile ilgilidir…Aynı zamanda bir avuç insanın savaş sonras tüm kaynaklara ve güce sahip oluşunun da hikayesidir.

 Bu, güç devrimi tarihinin de ötesindedir, hatta bilim dahi bu azınlığın hizmetine sunulmuştur. 1948’de Kennan’ında kendi notlarında tavsiye ettiği gibi, herhangi bir fedakarlık veya dünyanın iyiliği düşünülmeden acımasız politikalar uygulandı.

Seleflerinin aksine İngiliz imparatorluğu içindeki hakim guruplar, yeni beliren ‘Amerikan eliti’ kendilerini savaştan sonra “Amerikan yüzyılının” şafağında ilan ettiler ve hitap yeteneklerini, dünyanın iyiliği için düşüncesini kendi amaçlarına uygun şekilde kullandılar. Onların Amerikan yüzyılı daha yumuşak ve kibar bir imparatorluk olarak; Sömürgecilikten kurtuluş, Demokrasi, Ekonomik gelişme ve Özgürlük kisvesi altında diğer ulusların kaderlerine hükmedebilen, Büyük İskender’den sonraki en büyük küresel imparatorluktu.

Bu kitap “Bir savaş yüzyılı, Anglo-Amerikan Petrol Politikaları ve Yeni Dünya Düzeni” adlı kitabın devamı niteliğindedir. Petrolden sonra ikinci bir “kırmızı hattı” takip eder. İnsanın yaşamını sürdürebilmesinde en temel ihtiyacı olan ekmeğinin karşılanmasını konu alır. 70’ler boyunca bu Amerikan elitinin menfaatine hizmet eden kişi, hayatı boyunca güç dengesi politikalarının bir uygulayıcısı olan Henry Kissinger’di. Ve dünya hakimiyeti konusundaki şu fikrini açıklamıştır ;

“Petrolü kontrol edersen ulusları kontrol edersin, Yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin.”

                               (  D e v a m  E d e c e k )