Geçtiğimiz günlerde meydana gelen bir olay sebebiyle ortalık ayağa kalktı değil mi?
Mantığıma oturmayan turiste karşı şiddet olayını ben de köşeme taşıdım. Olmaz, olamaz, olmamalı dedim!
Bir önceki yazımın baskıya girdiği saatlerde olayın çeşitli yönlerini, farklı bilgi sahiplerinden öğrendim.
O zamana kadar sosyal medya ve sohbet gruplarında binlerce bilgi paylaşıldı. Ortadoğu vatandaşlarının Telegram gruplarında dövülen şahsın öldüğü yayılırken, Whatsapp gruplarında artık Türkiye’ye gitmeyin propagandası yapılıyordu. 
Kendi ülkemizin vatandaşı olduğunu iddia eden trol gruplarının bir bölümü Arap turistleri aşağılarken, bir grup neredeyse kendi vatandaşımızı faşist yaptı!
Hatta bir tanesi eski bir tarikat liderinin Arapların mübarek olduğunu anlatan sözde hadis videosunu yayınlayarak algıyı nirvanaya çıkardı!
Hadis hadistir de Peygamber efendimiz bir kabilenin değil kâinatın peygamberidir.
Bunu bilmeyen aşırı cahildir!
Konumuza döneyim; bilinmesi gereken net bir mesele var.
Turizm dünyanın her yerinde olduğu gibi bizim ülkemizde de ekonominin can damarlarından biridir.
Hatta üretmeyen ülkemizin başlıca damarıdır.
Turistin dili, dini, ırkı olmaz!
Turistin amacı para harcayıp yiyip, içip, gezip tozmaktır.
Turizmle uğraşan Trabzonlu’nun yapması gereken ise turisti turizme yakışır şekilde memnun edip tekrar Trabzon’u seçmesine vesile olmaktır.
Fahiş fiyat, kalitesiz hizmet, saygısızlık, şiddet Trabzonlu’ya yakışmayacak işlerdir.
Trabzonlular olarak birkaç senedir öyle bir dönemden geçiyoruz ki; hepimizin aklı karışık.
Turist şiddet görüyor ama turistin davranışları bir turiste yakışmıyor. Hangisinden şikâyetçi olacağımızı şaşırmış haldeyiz.
Kendimize mi kızalım, turiste mi kızalım, gerekli denetimleri yapmayan yetkililere mi kızalım?
Şunu açıkça söylemek gerekir ki; geçtiğimiz günlerde Kuveytli bir turiste yumruk atan genç arkadaşımız ne kadar haksızsa, oturduğu mekânda hesap ödemek istemeyen ve emniyet güçlerine yakışıksız hareketlerde bulunan Kuveytli turist de haksızdır.
Bu olayın sorumlusu ise olaya karışanlar değil kentin turizmini acemice yönetmeye çalışanlardır.
Onlar, kentin turizm altyapısını güçlendirmeyip fahiş fiyat denetimlerini göstermelik yaparsa herkesin eline koz geçer.
Kanunda belirtilen şartlara uygun olmayan tesisleri ahbap, dost ilişkileri ile ayakta tutmaya çalışırsa sistem çöker.
Kimi “Arapzon.” der, kimi “Faşist.” der, kimi “Oraya gitmeyin.” der!
Hem turist, hem de vatandaş kendini her konuda haklı sayıp orman kurallarına geçer.
Bu kentimize yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Ve bu kötülük maalesef tüm hızıyla devam ediyor.
Ve son olarak; açıklamalara göre “yanlış anlama” sebebiyle tutuklanan Trabzonlu gencin durumu ivedilikle incelenmelidir.
Ortada bir durum vardır ve olay şahitler eşliğinde gerçekleşmiştir.
Tutuklama ağır cezadır.