Yıllardan beri dünyayı tehdit eden insanoğluna korona denen virüs adı altında bir cevap geldi. Yaşadığımız dünyayı hoyratça kullanan insanoğluna musallat edilen bu virüsün ciddiyeti hala anlaşılmamış. Sosyal medyayı gezdiğinizde yapılan tüm uyarıların dikkate alınmadığını görüyoruz. Özellikle yaşlıların hiç dikkat etmediğime şahit olduk.

Acaba yöremizde durum nedir diye bakacak olursak, inanın sanki bu insanlar hiç televizyon izlememiş, sanki sosyal medya takip etmiyor. Öyle rahatlar ki onca insan virüsten hayatını kaybetmemiş gibi. Güneşi gören vatandaş sahile koştu. Tüm banklar ful dolu. Balık tutanları saymıyorum bile. Hele hele mangal yakanları gördükten sonra pes dedim! Ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıp, dışarı çıkmayın, evde kalın derken çağrıya kayıtsız kalınmasını anlamak mümkün değil. Bu işin yaşla da bir alakası yok!

Herkes risk altında. Bir kişinin hastalanması demek tüm ailesine bulaştırması demek.

İşi olan da en azami şekilde tüm önlemleri almak zorunda değil mi? Bakıyorsunuz bir manav alışverişe devam ediyor ama hiç bir şekilde önlem almamış. Kısaca virüsü karşı hiç bir önlemi yok. Bu tür kişilerin çalışmasının önüne geçilmeli. Ciddi derecede önlem alanların çalışmasına izin verilmeli. Kısaca herkesin evde kalması için insanların sokağa çıkma zorunluluğu ortadan kalkarsa büyük bir sorunda ortadan kalkmış olacaktır. Hükümetin bu işe kafa yorması şart!

Bu süreçte yetkililerin açıklamasına karşın, sosyal medyadaki çelişki de insanları ikileme düşürüyor. Öncelikle yetkililerin bu konuda iktidarıyla muhalefetiyle ortak bir açıklama yapması kanımca en sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.

Trabzon'da faaliyet gösteren bir otel çalışanından virüs tespit edildiği iddia edilince bu iddianın ardından gözler de oraya çevrildi. Turizm kenti olma yolunda gayreti olan Trabzon'da oteller de dolayısı ile tüm sektörlerde olduğu gibi zor duruma düştü. Geç de olsa Turizm Müdürlüğü bu ortamda onlarca personel istihdam eden otel işletmeleriyle bağlantıya geçip taleplerini dinleyerek ortak bir karar almalı.

Birçok otel işletmecisi bu felaket karşısında ne yapacağını bilmiyor. Bu görüşmeler sonucunda nasıl bir strateji uygulanacağı konusunda ortak bir karar alınacağı kanısındayım. Hatta Şana’da bir otel sahibi sağlık çalışanlarına oteli tahsis ederek sürece katkı sağlamak istedi. İşte bu tür girişimleri gelişigüzel değil de belli bir düzene oturtulması daha iyi olacağı kanısındayım. Bir de en büyük görev toplu taşıma işini koordinasyon kurulunda. En çok şikayet minibüslerden geliyor. Vatandaş ağız ağıza durulan minibüslere mecbur olduğu için binmek zorunda kalıyor ama havasız ortamda hijyenden uzak halde yolculuk yapmak istemiyor. Şoförler ve Otomobilciler Odası’nın bu konuda vakit geçirmeden önlem alması şart. Aksi halde vakaların artması içten bile değil.

Bu arada Kızılay’ı gören var mı? Gönül isterdi ki en azından vatandaşı hijyen konusunda yardımcı olabilirdi. Böyle bir günde bir vatandaş olarak Kızılay’ı görmek isterdim. Kalın sağlıcakla.