Bir anekdottur ki; her milli maç arasından sonra oynadığı maçların yüzde 60’ında Trabzonspor, rakibine puan vermiştir. Dünkü maçta ne yapar ne yapmaz demeden önce haftaya üçüncü sırada giren Trabzonspor için hakikaten bu maç çok önemliydi.

Bir gerçek de vardır ki Trabzonspor her takıma karşı her zaman hangi kadroya sahip olursa olsun dirençli oynamıştır. Kolay teslim olmamıştır. Lakin bazen de hiç verilmeyecek puanları da vermiştir. Maçın başlarında Trabzonspor oyunu forsa etmeye çalışırken Sturridge ile golü buldu. Golden sonra genellikle orta alanda daha iyi işler yapmaya başladı. Hemen akabinde Bordo- Mavililer, Sörloth ile 2-0’ı yakaladı. Bu oyunla neden şampiyon olmasın diye düşünen belki de binlerce sporsever vardır. Sturridge ve de Sosa ile orta blokta güzel işler yapan Trabzonspor üçüncü bölgede de topu tutmayı başarınca taraftarlarına “Trabzonspor’u hayranlıkla izleyin” der gibiydi. Bizler eski günlerin eski başarıları içerisinde Trabzonspor’u tanıdığımız için ister istemez o günlerin hasreti içerisinde bugünleri yaşıyor ve Trabzonspor’un geri dönüş sinyalleri ile mutlu oluyoruz. Antep’i de kutluyorum. 2-0 mağlubiyetten sonra oyun düzeninden kopmadan 4 yetenekli ve de hızlı futbolcularıyla orta alanda çıkışlarıyla beraber centilmenlik içinde mücadele ettiler.

2-1’i yakaladıktan sonra da Trabzonspor’a zor anlar yaşattılar. Derken 3-1 ardından 4-1 öne geçtik. Bloklar arasındaki mesafeyi ve de yardımlaşmayı zaman zaman başarmasak da inancımız ve de kazanma arzumuz üst seviyedeydi. Kazanmasını bildik. Bence lig şimdi yeniden başlıyor. Kutlarım arkadaşlar. Gözlerinizden öperim.