Feci bir siyasi atmosferin sisleri içinde, pis bir kömür kokusunda kara benekler sarmış kelimeleri. Bir başkan adayı Amerika’dan aranmışmış, terör örgütü lideri gerçek belgelerle istenmemişmiş falan filan dedikodusunu gündem yaptı.

Söyleyen belli değil, sizi arama ihtiyacı nereden duyulmuş o malum değil. El yordamıyla karartı üstüne karartı ile podyumdan nara atılıyor.

Sen gelirsen “terör liderini iade senedi mi aldın” diye soran da yok. Adam darbe için yıllarca içinde gizlediği ajanını vermek ister mi ey kara kömür!

Siyaset milli kodlarla yapılırsa hafakanlar basmaz milleti. Meçhul bir ecnebinin sözüm ona sözüyle yapılırsa ki öyle; karabasanlara gebe bir gelecek bekliyor bizi anlaşılan.

Türkiye ne zaman ki MHP'nin devreye girmesiyle tamamen milli bir yola evrildi o günden beri birilerinin dilini kömür karası kelimeler istila etmiş görünüyor.

Hiçbir siyasi beklenti içine girmeden kendisini ve partisini feda edercesine milli ülküler kazansın diye her çıkarı feda eden bir insanı karalamak, az insanî düşünen hangi ağza yakışır!

Bütün dünya Türk milletinin üstüne çullanmışken bu gerçekleri görmeden kökeni ne olduğu bilinmeyen bir öfkeye kapılmak kurtarır mı bizi!

Milli silahlarını yapıp kimsenin beklemediği bir cesaretle terörün üstüne kezzap döken bu gurur günlerini, bilinmez bir hayale kim feda eder!

“Yelle yelle tutuşur sahtekârların kömürü” siyasetini güdenlere bu milletin prim vereceğini sanmıyorum.

Çok şey yapıldığını görmek gerekir. Tamam, terör konusunda akil adamların yolunun yanlış olduğu yılları saymazsak bu iktidarın yanlışı fazla değil. Bu yanlış da milli ittifakla bertaraf edildikten sonra Türk milleti geleceğini kara deliğe atmaz.

İyi dileklerle işler düzelseydi dilek ağaçlarına çaput bağlama geleneği böylesine uzun sürmezdi.

“İnce’ldiği yerden kopsun” kinine bu vatanı teslim etmek kolay mı?

Türk milleti feraset sahibidir. Ne bidon kafalıdır ne de göbeğini kaşıyan bir yaratıktır. O elektrik alacağı insanı bilir. Oyunu, oyunu bozacak şekilde kullanır.

Fıstıkların istikametiyle cennete gidilseydi Hasan Sabbah’tan bize yer kalmazdı.

Necip Fazıl Çile adlı şiir kitabında “Anladım işi sanat Allah'ı aramakmış/ Gerisi yalnızca çelik çomakmış” derken hakiki insanın hakikati arama mecburiyetine parmak basmış.

“Gördüm Fransa’da eğitim görmüş çakalı/ Çenesinin altında bir top keçisakalı” sıfatı taşıyanlarla yol yürüyeceklere başka sözümüz yok.

Karar da söz de milletimizindir.

Maceraya hacet yok.

Biz puslu, kömür kokuları içinden çıkamayan kişilere hasen dilekler diliyoruz.