Siyaset panoramasına bakıp; partilerin olası bir erken seçim için hazırlıklarını tahlil etmiştik. Bugün ise, daha farklı bir açıdan siyaset dünyasına bakacağız.

"Milletvekili" ne demektir bilirsiniz. Adı üzerinde, millet adına, millet için iş yapan, iş gören kişidir milletvekili...

1930'lu,  40'lı yıllarda aynı işi/görevi yapan kişiye "saylav" deniliyor, bu sözcükle çağrılıyordu.

Güzel Türkçemiz gereğince önemsenmediği için "saylav" yerine eski tanımlama olan "mebus"; onun yerine de  "milletvekili" sözcüğü kullanılıyor şimdilerde...

Belki ileri zamanlarda  "Bakan" yerine "Nazır" sözcüğü kullanılırsak buna da şaşmamak gerek.

Dil kullanımı konusunda hiç bir kimse özen göstermiyor. Hele de siyasetçiler...

Neyse... Bu konuyu başka bir yazıya bırakıyorum.

Evet,  milletvekili milletin vekilidir, ama nedense bu sıfata uyan, yakışan bir davranış göstermiyor kimileri.

Milletin vekili olan kişinin, yurttaşlar arasında ayırım yapmaya, gözetmeye hakkı olabilir mi? Olmaması lazım.

Ama oluyor... Milletin vekili, kendisine oy versin, vermesin her yurttaşın vekili ise ayırım yapmaya hakkı olamaz.

Milletvekili seçim bölgesine geldiğinde yurttaşlarla toplantı yapıp onlarla hemdert olacağını, sorunları dinleyeceğini hoparlörle duyurursa görevini yapmış olur.

Buna kim itiraz edebilir ki...

Ama milletvekili -İktidar olsun, muhalefet olsun- toplantısını kendi parti binasında yaparsa yakışık olur mu? Ne yazık ki, bu üzücü tutum/anlayış siyaset dünyamızda yaşanıyor. Bu anlayış maalesef egemen...

İktidar partisine mensup bir milletvekili; bir ilçeyi ziyarete gidiyor, geleceğini belediye hoparlöründen yurttaşlarla birlikte sohbet edip dert dinleyeceğini duyuruyor.

Nerede?..

Mensubu olduğu partinin ilçe binasında...

İşte falso burada...

Milletin vekili olan bir kişinin, yani milletvekilinin seçildiği partinin binasına yurttaşları çağırması sizce doğru mu?

Nerede "milletin vekili", herkesin vekili olma sıfatı?

Oy vermediği bir kişiyi, milletvekilini dinlemek için diğer partilere mensup yurttaşların böyle bir çağrıya uyup milletin vekilini dinlemeye gittiğini düşünmezsiniz her halde.

Oysa o milletvekili böyle bir toplantı düzenlemeden önce diğer partileri ziyaret etse, sonra çağrı sonrasında kendi parti binasında değil; herkesin katılacağı bir salonda toplantısını düzenlese fena mı olur?

Fena olmaz tabii ki... O zaman, yurttaşlar particilik yüzünden birbirine küsmez, yardımlaşmayı, selamı- sabahı kesmez.

İşte bu ülkede particiliğin geldiği nokta....