Dün Muhterem bir arkadaşla konuştum. Asıl adı başka olsa da etrafındaki kişiler ona Muhterem usta diyor. Aslında elektrik işleriyle iştigal etse de siyasi geçmişi olan bir Muhterem adam. Trabzon’da DSP’nin DSP olduğu zamanda il başkanlığı sorumluluğunu üstlenen Muhterem namıyla bilinen ağabeyimiz bir anısını paylaştı benimle...

Oğlu yıllar evvel Ağrı Havaalanı’nda görevliyken Trabzon’a nakli için Faruk Özak’tan ricada bulunmuş. Özak bunun yasa gereği mümkün olmadığını, eğer nikah yaparsa eş durumuyla iki yıl içinde Trabzon’a intikalini sağlayabileceğini söylemiş. Yani sallamış Muhterem’i.

Muhterem usta, Trabzonspor’un vakti zamanında tesislerinin elektrik tesisatını Efsane Başkan Mehmet Ali Yılmaz döneminde yapan kişi. Bu mesaisi dolayısıyla o zamanın parasıyla 1.680 TL hak edişi olmuş. Mehmet Ali Yılmaz kendisini İstanbul’a davet etmiş. Hem hak edişini vermiş hem de 2.000 TL ‘lik bir çek daha vererek kendisine büyük lütufta bulunmuş.

İstanbul’da Mehmet Ali Yılmaz bir yemek vermiş Trabzondan gelenlere. Yemekte ayrıca Fenerbahçe Başkanı Ali Şen, Gaziantepspor Başkanı Celal Doğan, Beşiktaş’ın rahmetlik başkanı Süleyman Seba da varmış. Mehmet Ali Yılmaz Ali Şen’e demiş ki “bir sor Muhterem ustaya ne ile geldin Trabzon’dan” diye.  Ali Şen de sormuş; “Muhterem usta Trabzon’dan ne ile geldin”...

Muhterem usta bozulmamış Trabzon şivesiyle “G(K)amberoğlu ile geldim” demiş. Ali Şen birkaç kez daha firmayı tekrarlamışlar. Her seferinde yerlere yatarcasına gülmüşler. “Haa sakın darılma, söyleyiş tarzın öylesine hoşumuza gidiyor ki bu nedenle gülüyoruz.” demeyi de ihmal etmemişler.

 Aradan yıllar geçmiş. Beşiktaş Başkanı Süleyman Seba vefat etmiş. Mehmet Ali Yılmaz’la Ali Şen nice zaman sonra İstanbul’da yine felekten bir gece çaldıkları esnada Muhterem ustayı hatırlamışlar. Kimden bulmuşlarsa Muhterem ustanın telefonunu bulmuşlar. Gecenin ikisinde Muhterem ustanın telefonu çalmış. Ahize’den konuşan kişi Efsane Başkan Mehmet Ali Yılmaz’mış. Hoş beşten sonra telefonu Ali Şen’e vermiş. Ali Şen yine geldiği firmayı sormuş Muhterem ustaya. Ustanın “Gamberoğlu” demesiyle o eski kahkaha tufanı İstanbul’dan Trabzon’a dökülmüş.

Şen çok sevdiği Muhterem ustaya “senin hiç bizden bir rican yok mu” diye sormuş. Muhterem usta nasıl aklına geldiyse oğlunun Ağrı Havaalanında çalıştığını, onu Trabzon’a almak istediğini söyleyivermiş.

Ali Şen “Yarın çocuk Trabzon’da, ıslak imzası da bir hafta sonra gelir” demiş. Usta pek inanmasa da teşekkür etmiş. Ertesi gün internetten oğlunun yerinde bir değişiklik olup olmadığını araştırtmış. Bakmışlar yeni görev yeri Trabzon yazıyor. Gözleri yaşaran usta oğlunu aramış. Oğlu “Dalga geçme baba, Başbakan Tayyip beyin uçağı Ağrı’ya yaklaşıyor, onu indireceğim” demiş. Aradan yarım saat geçmeden oğlu aramış. “Bu nasıl oldu baba demiş”... Ali Şen’in marifeti deyince tafsilatını anlatmış oğluna.

Bir gün sonra bakmış Faruk Özak mekanında. Varmış yanına. Daha kelam etmeden Özak “Çocuğu nikahladın mı demiş”... Muhterem o espiritüel tavrını takınarak “Sayın Bakanım nikah nerde kaldı oğlanın çocuğu bile oldu” deyince bu cevapta bir hinlik var diyen Özak “Ne demek istiyorsun” deyince ona da anlatmış meselenin seyrüseferini.

Özak’ın yüzündeki hava deşikliğini de varın siz tahmin edin!