Aslında sanılanın da çok üstünde ve içinden çıkılması neredeyse imkansız bir ekonomik felaketin içindeki Trabzonspor için, bu saatten sonra saha sonuçları çok da önemli değil. Ancak, insanın yine de isyan edesi geliyor.

Koskoca bir sezonda toplam 7 gol yiyerek şampiyon olmuş bir Trabzonspor’u izlemiş birisi olarak, Alanya’dan 4, Akhisar’dan 6, Kasımpaşa’dan da 5 gol olmak üzere sadece 3 maçta 15 golü Bordo-Mavili kalede görmek bizim kuşağın aklının alacağı bir şey değildir.

***

Maçtan önce sahaya süreceği kadroyu son kez yedek takımla oynatıp taktiğini denemek isteyen teknik adamlar yedeklere, ”Müdahale etmeyin bakalım ne yapıyorlar?”derdi eskiden.

Dün akşam da öyle bir maç oldu sanki.

Topu alan elini kolunu sallayarak karşı kalede ha bire pozisyon buldu.

Bilhassa Burak, neredeyse Gomis’i yakalayacak kadar gol atabilirdi.

Ancak pozisyona giren değil de gol atan kazandığına göre, 5 gol atan Kasımpaşa, 2 gol atan Trabzonspor’u evinde mahcup etti.

***

Ben, Rıza Hoca’nın bu Okay’ı stoperde oynatma inadını hala anlayabilmiş değilim. Doğrudur, Okay stoperde fena oynamıyor, ama zaten dirençsiz orta sahandan O’nu çıkarınca bölge tam bir yol geçen hanına dönüyor. Orta alanı çabuk ve engelsiz geçen rakipten de topu alan kalecinle karşı karşıya kalıyor.

Üstelik karşında bir de Kasımpaşa gibi kontratak futboluna yatkın oyuncuları olan bir takım olunca hepten çuvallıyorsun.

4-1 kazandığımız Malatya maçının ilk yarısındaki Trabzonspor’la, Okay’ın orta sahaya geçtikten sonraki Trabzonspor ne demek istediğimizin özetidir.

Şu sakat, bu yok bahane değil.

Genç takımdan birini koy. Kucka’yı koy, istersen yedek kaleci Esteban’ı. Hatta forvette oynatmadığın Rodallega’yı koy, ama Okay’ı stopere koyma.

Sonuçta Trabzonspor, daha çok çocukların tribünde olduğu maçta 5 gollü bir yenilgi alarak öncelikle onların moralini bozdu.

Hadi biz alıştık ama onlar Trabzonspor’un 5 golle yenilmesini anlayamazlar ki!

Bu arada bu Avrupa işi benim hiç umurumda değil.

Bu şekilde gitsen ne olur ki..

İçeride zaten moralimiz yeterince bozuluyor..

Bi de elin yabancıları karşısında ezilip, büzülmeyelim!

Şunu da yazmadan bitirmeyelim..

Kime iyi dersek üç gün yaşamıyor derler ya.

Ben de bu Ümit Öztürk’ü bişe sanırdım..

Meğer o da palavraymış..

Böylesine rahat bir maçı bile yüzüne gözüne bulaştırdı.

Demek ki balık kokunca baştan.

Hakeminin de aklı çıkıyor baştan!.

La ayıptır ayıp..

Zaten bu takım bu sene kayıp..

Üflesenize şu düdüğü adam gibi!