Bir sabah uyandık ve sosyal medya hesaplarımıza art arda düşen kısacık bir videoda çocuğunun gözleri önünde, “Ölmek istemiyorum!” feryadıyla, eski eşi tarafından acımasızca öldürülen bir kadın ve annesi ölmesin diye çırpınan bir çocukla sarsıldık.
Kanımızı donduran bu görüntüler maalesef ülkemizde ilk değil ve maalesef son da olmadı.
Daha bu vahşetin acısını üzerimizden atamadan devam eden her gün başka bir kadının eşi tarafından öldürüldüğü haberleri ile yeni bir sabaha gözümüzü açtık.

ZORDUR BU ÜLKEDE KADIN OLMAK

“Nefes alıyorsak umut var” derler ya, bu ülkede kadınsan ve her şeye rağmen hala nefes alabiliyorsan şansın var demektir.
Niye mi?
Çünkü  okul çağına bile gelmeden “abi, amca” dediğin adamların tecavüzüne uğrayabilirsin ve cesedin günler sonra bir ormanlık alanda bulunabilir.
Çünkü “eşinden boşandın, sevgilinle ayrıldın” diye kaçırılıp, günlerce alıkonulup bin bir çeşit işkence ve tecavüze maruz kalabilirsin ve şansın varsa öldürülmeden ama vücudunda, kalbinde, beyninde açılan kapanmaz yaralarla kurtulabilirsin.
Bu ülkede erkeklerin kadınlara karşı işlediği suçları gizleyebilmeleri için yakılabilirsin, parçalanabilirsin, bir bavul içinde dere yataklarına ve çöp konteynırlarına bırakılabilirsin.
Bu ülkede kadın olmak, bir kadın olarak yaşamak, bir kadın olarak çalışmak ve hatta yanlış anlaşılır mı diye gülmek bile zor.

HEPİMİZİN PAYI VAR

Suçlulara caydırıcı olmayan cezalarla yaptırım uygulayan, var olan kanun ve Uluslararası sözleşmeleri uygulamayan ve hatta kaldırmak için çabalayan, kadınların maruz bırakıldığı bu vahşeti görmezden gelen, şiddeti dini söylemlerle meşrulaştırmaya çalışan, kadının yerinin evi olduğunu, tek hakkının annelik olduğunu vurgulayan , kadının kazanılmış ve yasalarla korumaya alınmış  haklarına saygı göstermeyen herkesin  bu cinayetlerde payı vardır.

Ülkemizde; toplumsal cinsiyet eşitsizliği her alanda var olmaya devam ederken, kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismarlar sistematik olarak artarken, kadına-çocuğa karşı şiddetin önlenmesindeki etkisini çok önemli bulduğumuz 6284 Sayılı Yasanın ,İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına yönelik yasal değişiklikler yapılmaya çalışılması karşısında sessiz kalmamız mümkün değildir.
Biz kadınlar bu ülkede mutlu, huzurlu  ve en önemlisi hak ettiğimiz eşitlik ile özgürlükte  yaşamak istiyoruz.
Bu uğurda mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.