Büyük umutlarla, büyük hedeflerle başladığımız ve her hafta daha da iyiye gittiğimiz bir sezonda şampiyonluğa koşarken 100 yılda bir gerçekleşecek virüs lanetinden sonra özlemlerimiz sona erdi. Bir buçuk aylık bir çalışma sürecinden sonra herkesin merakla beklediği, zaman zaman tereddüt ettiği, ancak inancını kaybetmediği Fırtına kaldığı yerden başlayabilecek miydi sorusuyla dün İzmir’de, zorlu Göztepe karşısına çıktı Trabzonspor:

İlk dakikadan itibaren topa olan hakimiyet, oyundaki sakinlik ve yakalanan pozisyonlar şampiyon takım havası verdi hepimize. 1, 2, 3 derken Fırtına oyundaki hakimiyeti golle süsledi.

Süsledi süslemesine de, kafamızdaki hakem şüpheleri hep bir tarafta dururken tam da Zorbay bizi yanıltmadı

2 faulle, 2 sarı kart çıkararak Trabzonspor’u sahada on kişi bıraktı.

3 aylık ara, ilk maç derken Göztepe karşısında on kişi kalıyorsun.

Tabi ki artık kolay değildi İzmir’den zaferle dönmek.

Ancak Çimşir’in öğrencileri ustalıklarını, mücadelelerinin yanında şampiyonluğa olan inançlarıyla direncini düşürmedi.

Kolay değildi.

Ancak inanmışlardı.

İkinci yarıya daha kontrolü oyunu tercih eden Bordo-Mavililer Sörloth’un büyük çabasında kazanılan penaltı golüyle tam maçı bitirdik demeye kalmadık ki Zorbay yine sahneye çıktı.

Topla alakası olmayan bir oyuncuya, uydurma bir penaltıyla Göztepe’yi oyunda tuttu.

Tabi sahadan inanmış bir grup vardı.

Bir de Hüseyin hoca faktörü.

Mücadele gücü düşük, savunmada zayıf kalan Nwakaeme’yi alıp sistemini kontra atağa döndüren Hüseyin hoca herkese futbol dersi verdi adeta.

Bu hamleden sonra hocanın planı tuttu ve 3. golle Trabzonspor zaferini ilan etti.

Kolay olmayacaktı, olmadı da.

Bundan sonra da kolay olmayacak.

Ancak çocuklar inanmış bir kere.

Daha çok engel çıkacak karşılarına.

Sosa’sız bir karşılaşmada üstelik on kişi, 3 ay sonra ilk maçta bu şartlardan, böylesine güzel oyun ve mücadele örneğiyle galip gelmişlerdi.

Çünkü inanmışlardı.

Şampiyon gibiydiler adeta.