Düşünceyi özgürleştirdikleri fikrini yüz yıldır beşeriyetin damarına şiringa edenler aslında tarizin babasını yapsalar da katil genlerden sülbe düşmüş olduklarını artık gizleyemiyorlar.

Müslüman öldürmeyi gelenek haline getirmiş bir maziye sahip olan Batı, bugün de acımasızca kitlesel ölümlere devam ediyor.

Şöyle otuz yıllık bir kranolojik tarih turu yaparsak katliama uğrayan bir İslam dünyası manzarasıyla karşılaşıyoruz. Ortadoğu'da çıkar durağında pusu atmış katillerin, menfaat çıkınının içinde sakladıkları bir de kadim hayalleri var. Büyük İsrail ya da Arz-ı Mevut dedikleri şeytanî bu ideal, sürekli kan emiyor, en zalim katillerin fevkinde adeta ölüm kusuyor.

Biz neden bu durumdayız, bizim vaziyette dahlimiz yok mu? Sıga zamanı...

Bu toplumdan neşet edenlerden bazıları, çok yakın geçmişte ama FETÖ ama ÇETÖ marifetiyle çocukluğumuzdan beri hutbeden her hafta duyduğumuz "Allah'ın indinde din İslam'dır" ayetini buharlaştırmadılar mı! Şükür ki mevziler netleşince asla terk edilmemesi gereken bu Rab sözü tekrar yerine döndü. Ayet rücu etmeden, bazı imamlarımız ayetin sadece Arapçasını söyleyerek vebalden yırtmak istedi. Bazıları ne Arapça ne de Türkçe demeden anında "Diyalog" adına ayete dilini dahi sürmedi. Ama yiğit bazı imamlar da hem Arapçasını hem de Türkçesini bangır bangır hutbeden söylemekten bir an bile geri durmadı.

Bu imamlara Türkçü damgası vurulduğunu, milliyetçilikle suçlandıklarını nasıl inkâr ederiz!

Hatta cesur yürekli oluşundan sürekli tercih ettiğimiz bir imam ağabeyimize "Ayet kısıtlaması gel di mi gelmedi mi?" diye sorduk o zamanlar. Yazılı olmasa da telkinle böyle bir şeyin vuku bulduğunu gizlemedi ağabeyimiz. Kendilerine gerekçe olarak bu talkıncılar(kulağa söz söyleyenler), "Avrupa 'Tek din İslam'dır' denmesinden rahatsız" saçmalığını fısıldamışlar.

Bizler bu konudaki rahatsızlıklarımızı dile getirdiğimizde "siz kan ve gözyaşı baronusunuz" diye suçlanarak Batı ile entegrasyona muhalıf görülüyorduk. Çok şükür sözlerimizin her zerresi hiç fire vermeden doğru çıktı. Bize kan baronu yaftası vuranlar kimin kan baronu olduğunu da süreç içinde tedris etmiş oldular.

Milletimizin geleceği için "Bir ayeti söylemeyiver"  gibi her zerremizi lanetleyecek bir söze "bizim diyarın bakışaçısı" diye nasıl bakarız.

Bakamayız çünkü müşriklerle Peygamberimiz arasında aracılık yapan amcası Ebû Talib'e "Bunu bilesin ki, ey amca! Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler, ben yine bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem. Ya Allah, bu dini hâkim kılar, yahut ben bu uğurda canımı veririm." söylediği bu muhkem sözden utanmamak için adam olmalıyız adam...