Trabzonspor bize Tantalos işkencesi çektiriyor. Bu işkencenin özneleri Ağaoğlu mu, Karaman mı, yerel medya mı orasını bilmem. Siz okuyunca kararı verirsiniz.

M.Ö. 600 yıllarında yaşadığı ileri sürülen Tantalos mitolojiye göre Tanrı Zeus ile ölümlü Pluton'un oğludur. Sipylos Dağında egemenliğini sürdürür görkemli kral Tantalos. İzmirli olan kral TAntalos, Symnrna'dan Magnesia' ya (Manisa) doğru uzanan Sipylos Dağı’nda Frigya halkı ile birlikte yaşar ve batı Anadolu' ya yayılmış devletini yönetirdi. Baştan başa bağlık-bahçelik olan Sipylos Dağı aynı zamanda zengin madenlerin bulunduğu efsanevi bir yerdi. Atlas'ın kızı Dione ile evlenmişti. Paktolos ırmağının kızı Eurnassa da onun karısı idi. Tantalos’un daha sonra Yunanistan' a giderek Paleppones yarımadasına ismini verecek ve olimpiyat oyunlarını kuracak olan “Pelops” isimli bir oğlu ile Manisa'da ağlayan kaya haline gelecek olan “Niobe” isimli iki çocuğu vardı.

Ve, Tanrıların sofrasına oturabilen tek insan idi Tantalos. Tanrılar onu kendilerine sofra arkadaşı yapmışlardı. Ne var ki, bu zenginliği dillere destan kral ölümlüdür. Tanrılar katında ağırlansa da, Tanrılarla aynı sofraya otursa da bir ölümlüdür bu yüce kral. Ölümlü olmasına karşın ölümsüzlerin yanında yaşaması, onda ölümsüz olma isteği uyandırmaktadır. Tanrılar da ölümsüz olmak isteyen Tantalos’ a kızmaktadırlar.

***

Tantalos Anadolu Tanrıçası Kibele’ye inandığı için Hellen tanrılarını küçük görerek onların kudretlerini sınamaya kalkmış.

Bir gün, tanrılara sunmak için oğlu Pelops’u kurban edip, pişirip tanrılara ikram etmiştir. Onların bunu anlayıp anlamayacağını görmek istermiş. Tanrılar irkilmişler et yemeğini görünce. Yüzleri dehşetle gerilmiş. İçlerinden sadece Demeter kızından ayrı olduğu için üzüntüsünden biraz dalgınmış ve uzanıp bir parça et alıp yemiş. Ama sofradaki öteki tanrılar bir lokma bile almamışlar. Çünkü önlerine konan yemeğin Tantolos'un oğlu ve de Zeus'un torunu Pelops'un etinden yapıldığını anlamışlar. Bunun yanı sıra onun tanrılara ait kutsal şarabı (Ambrosia) çaldığı ve tanrısal sırları insanlara ilettiği söylenir.

(Ambrosia, Yunan mitolojisine göre kimi zaman Tanrıların yiyeceği, kimi zaman içeceği ve genel olarak “sonsuz hayat” veren balımsı bir madde olarak tasvir edilir.)

Tantalos’un işlediği diğer suç ise Rheia yeni doğan Zeus’u Kronos’tan kaçırmak için Girit’teki mağaraya kapatınca bekçi olarak başına bir altın köpek dikmiş. Kranos devrilip Zeus egemen olunca bu köpek Girit’teki Zeus tapınağına bırakılmış. Pandereas köpeği tapınaktan çalmış Lydia’da Sipylos dağına TantaloS’un yanına bırakmış.Ve Zeus’un yardımcısı olan Hermes (aynı zamanda oğlu) köpeği istemek için geldiğinde; Tantalos, Hermes’e Zeus’un köpeğini vermemek için yalan yere yemin etmiş.

***

İşlediği tüm bu suçlar nedeniyle Tanrıların gazabı büyük olmuş. Durum anlaşıldığı zaman Tantalos sonsuza kadar Sipylos dağının bir yarığından atılarak Hades’ e gönderildi. Bu yarık daha sonra göl haline gelerek “Tantalos Gölü” diye isimlendirildi. Yamanlar dağındaki Karagöl bu göldür.

Bu gölette, yanaklarına kadar su içinde durmaya mahkum edilmiştir. Gölün kenarından da ağaç dalları omuzlarına sarkar. Fakat ne zaman su içmeye kalkışsa nehir kurur; ne zaman bir meyve yemeğe kalksa dallar rüzgarda yükseliverirmiş. Ayrıca tam üzerindeki kayalıkta her zaman düşmek üzere olan bir kaya varmış. Ebedi açlık ve susuzluğa mahkum edilmiş. Bolluk ve varlık içersinde susuzluk ve açlık çekmek, Tanrıları kızdıran Tantalos’a verilen ilahi bir cezaymış.

Zeus ise torunu Pelops'un yok olup gitmesini istemezmiş. Pelops'un parçalarını toplamış ve yeniden birleştirmiş. Fakat bir omuzu yokmuş çocuğun, Demeter’ in yediği parçaymış eksik olan. Hephaistos ta, Pelops için yeni bir omuz dövmüş. Zeus fildişinden bu omuzu takmış, bi anlamda protez yapmış Pelops’a, onu yeniden canlandırmış...

Homeros, şöyle anlatır Tantalos'un çektiklerini: Tantalos'u (taraftar) gördüm, korkunç işkenceler çekerken. Duruyordu bir gölün içinde, ayakta, yükseliyordu su ta çenesine kadar. Ama içmek için davrandı mıydı, damlasını alamıyordu suyun. İhtiyar adam eğiliyor, eğiliyor eğiliyordu. Su da çekiliyor, çekiliyor yok oluyordu hemen toprakta. Ve bir çamur peyda oluyordu. Ayaklarının dibinde, kapkara. O saat bir tanrı kurutuveriyordu gölü. Yemişler sarkıyordu başının önünde. Dallı budaklı ağaçlardan, armutlar, narlar, pırıl pırıl elmalar ballı incirler, tombul zeytinler sarkıyordu, ama ihtiyar adam koparayım diye ellerini uzattı mıydı. Bir yel geliyor, savuruyordu onları kara bulutlara.

***

Artık, hakemlere, federasyona, başka yan unsurlara suçu atarak çektiğimiz işkenceyi kimse örtemez.
Her şey net. Bu taraftar yıllardır Tantalos işkencesi çekiyor. Ali gidiyor Veli geliyor değişen bir şey yok.
Tantalos’un çektiği işkenceye “Tantalos işkencesi” denilir. Tantalos işkencesi varlık içinde yokluğu yaşamaktır kısaca.