Tarihimizin artılarını almaya, eksilerini görmemeye özen gösteren bir milletiz. Bardağın dolu tarafını görmek, mevcutla yetinme adına olumlu bir davranıştır.

Çoğu kez-eleştirmen gibi-eksileri görürüz, onları tamamlamak için öneri sunmasını bilemeyiz. Hep eleştiri hep eleştiri… Bu da millet olarak yerinde saymamıza neden olur. Bugün çağdaş ülkeler seviyesine çıkamamışsak, gelişmiş ülkelere avuç açar duruma gelmişsek bunun nedenlerini burada aramak zorundayız. Tarihimizde, ırkımızla her zaman gurur duyduk, gurur duymaya da devam ediyoruz. Ama bu gurur, gerçekleri gizlememeli. O gerçekleri görmezlikten gelmemeliyiz. Biz Namık Kemal’in:”Can veririz, nam kazanırız” ilkesine karşı olduğumuz gibi, alt kimlik, üst kimlik tartışmasına da karşıyız. Bizim kimliğimizi tartışma konusu yapmak tarihe ihanettir. Zira o kimlik tarihe mühürünü vurmuştur. O mühür silinmez.

Biz Osmanlıyız, Osmanlıya dönmeliyiz diyenlere de verilecek cevabımız vardır. Biz kesinlikle aslını inkar edenlerden de değiliz…

Bazı tarihi gerçekleri gözler önüne serdikten sonra “Biz Neyiz” sorusunu siz yanıtlayın. “Biz Osmanlıların torunlarıyız” diye övünenler acaba onların neler yaptıklarını biliyorlar mı? Müslüman bir baba, koltuk için öz oğlunu öldürür mü? Saltanat için öz kardeşinin boğazını keser mi?

Osmanlı Padişahlarının anneleri öz be öz Türk ve Müslüman mı?

Bakınız: Birinci Murat’ın annesi Bizanslı Horofina idi. Güya Müslüman oldu. Nilüfer Hatun adını aldı. Yıldırım Bayazıt’ın annesi Bulgar Marya idi. Gülçiçek adını aldı. Mehmet Çelebi’nin annesi Bulgar Olga. İkinci Murat’ın annesi Veronika, Emine Hatun ismini aldı. Fatih Sultan Mehmet’in annesi Hüma Hatun. Tek Türk ve Müslüman padişah annesi durumunda. İkinci Bayazıt’ın annesi Fransız, Gülbahar Hatun oldu. Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Polanyalı Helga, Hafıza Sultan ismini aldı. İkinci Selimin annesi Rus Roksalan. Üçüncü Murat’ın annesi Yahudi Rasel Hanım, Nurbanu Hatun ismi aldı. Üçüncü Mehmet’in annesi Venedikli Bafo, Sayfiye Sultan oldu. Birinci Ahmet’in annesi Yunan Helen, Handan Sultan adını aldı. İkinci Osman’nın annesi Sırp Evdoksiya, Mahfiruz Hatun ismini aldı. Dördüncü Murat’ın annesi Anostasya, Kösem Sultan ismini aldı. Osmanlı saraylarında en büyük entrikaları çeviren kadındır. Dördüncü Mehmet’in (Avcı) annesi Rus Hadya’dır. Türkan Sultan ismini aldı. İkinci Süleyman’ın annesi Sırp Katrin’dir, Dilaşup Sultan oldu. İkinci Ahmet’in annesi Polonyalı Eval, Hatice Sultan oldu. Abdülmecit’in annesi, Rus Suzi’dir. Bezmi Âlem Sultan oldu. Abdülaziz’in annesi Rumen Besimal. Pertavniyal ismini aldı. Bugünkü Pertevniyal Lisesi’nin de kurucusudur.

Abdulhamit’in annesi Ermeni Virjin’dir. Tirimüjgân Hatun ismini aldı. Mehmet Vahdettin’in annesi ise, Çerkez Henriel’dir. Gülistan Hatun ismini aldı.

Biz daha neyin tartışmasını yapıyoruz. Dünyanın neresinde bir güzel bulursan saraya getireceksin. Bu konuda trilyonları harcayacaksın. Sonra da “benim dedelerim öyleydi, böyleydi diyeceksin”

Atalarla, dedelerle övünmek ilk bakışta hoş görünebilir. Ama bir de madalyonun öbür yüzünü okumak lazım. Deli İbrahim zamanında sarayda aynı anda 58 tane beşik sallandığını Fransız tarihçileri yazıyorlar. Acaba Fransızlar da-bizim medya gibi-yalan yanlış mı yazıyor?...

Son olarak şunu söylemekte yarar var: “Tarihimizin artılarıyla ne denli övünürsek övünelim, millet olarak gerçekleri öğrenmek zorundayız. Bu aydın olmanın da gereğidir”