BİLEREK, İSTEYEREK İŞLENEN CİNAYET; 1461 TRABZON!

Daha önce Trabzonspor’un pilot takımı 1461 Trabzon ile ilgili sayısız yazı yazdık, haber yaptık. Bu kulübün, Bordo-Mavililer için en önemli birim olduğunu, çok ciddi ve ehil ellerde yönetilmesi halinde adeta altın yumurtlayan tavuk haline gelebileceğini anlattık durduk. Bu takımın bir şekilde PTT 1. Ligi’nde tutulması gerektiğini de dile getirdik. Çünkü, altyapıdan gelen yetenekli futbolcuların bir anda Süper Lige sıçrama yapmasının önünde engeller vardı. Bu engellerin aşılmasının en önemli kaynağı ise PTT 1. Ligi’nde mücadele edecek pilot takım olduğunu düşündük.

Bir kere ortaya koymamız gereken düşünce bu pilot takım neden ihtiyaç haline gelmiş olduğunun altını doldurmaktır. Bir kere Trabzonspor altyapısından çok yetenekli futbolcular çıkıyor. En azından dış transferde milyonlarca Euro verilen birçok gereksiz, yetenek yoksunu ve Trabzon’u benimseme konusunda sorunlu isimlerden daha yeteneklilerin varlığını biliyoruz. Ancak bu yetenekli gençlerin kullanımı konusunda büyük sorunlar yaşanıyordu. Üstyapıya hakim olan düşünce, sorunun hep transferle çözülmesi yönündeydi. Altyapıdaki oyuncuya gerekli şans verilmiyordu. Şans verilenlerin ise kurtarıcı rolü oynaması bekleniyordu.

Oysa bu oyuncuların daha çok tamamlayıcı bir nitelik taşıması, gerektiği koşullarda adım adım sahaya sürülmesi ve sonra da bir değer üretmesi için yolunda adımlar atılmasıydı.  Ne yazık ki üst yapıyı yönetenler, her sıkıştıklarında sarıldıkları altyapı futbolcularından beklenen kurtarıcı rolünü oynayamadıklarında da anında aforoz edilmelerinin zeminini hazırlıyorlardı. Alttan çıkan ve çok önemli değer olabileceğini gösteren nadir isimler de bir anda büyük yıldız havasına sokuluyor, he9nüz olgunlaşmadan ayakları yerden kesiliyor, psikolojileri bozuluyor ve yok olup gidiyordu.

 İNSAN SADRİ ŞENER-NEVZAT ŞAKAR UYGULAMASINDAN DERS ALIRDI

İşte böyle bir noktada ara takıma ihtiyaç vardı. Alttan gelen yetenekli isimler, bu ara takım ki PTT 1. Ligi’nde oynaması çok önemli, profesyonel dünyaya adım atıp, belli bir tecrübeye ulaştıktan sonra burada da yeterlilik gösterip, bu kez Süper Ligi’nin yolunu tutmaları sağlanacaktı. Bunun yanında futbolu iyi bilen kaliteli yöneticiler, Trabzonspor’a aday teknik adamlar ve profesyonel çalışanlar için de bu pilot takım bir okul niteliği taşıyacaktı. Bu bir dönem çok başarıyla uygulandı. Bu dönem de Sadri Şener-Nevzat Şakar ekibine nasip olmuştu.

Suat Şen başkanlığında bir yönetim kurulu oluşturulmuştu. Şen ve ekibi teknik direktör olarak Mustafa Reşit Akçay’ı istemişti. Çünkü Akçay bir yandan altyapı konusunda uzmandı, diğer yandan da 3’ncü lig, 2’nci Lig ve PTT 1. Ligi’nde çok başarılı dönemler geçirmişti. Aynı zamanda Trabzonspor sevdalısıydı. Kulübün ihtiyaçlarının neler olabileceğini biliyordu. Bu ekip, bir yandan altyapıdan oyuncuları alırken, diğer yandan da Abdullah Karmil, Kadir Keleş ve özellikle öğretmen olması itibarıyla Emrullah Kokoç gibi tecrübeli Trabzonlu isimleri kadroya katmışlardı. Dış transferde de takıma katkı yapacak isimler ekibe dahil edilmişti. Üst yapıdan ise genç ama forma bulamayan Sercan Kaya, Eren Albayrak’larla kadro yapısı tamamlanmıştı.

 BAŞ SORUMLU HACIOSMANOĞLU VE USTA’DIR

Bu takım bir yandan sahada fırtınalar estirirken, Galatasaray ve Fenerbahçe dahil tüm takımlara futbol dersi verirken, bir yandan da adeta bir fabrika niteliğiyle üretim yapıyordu. Ama bu üretilenler İbrahim Hacıosmanoğlu döneminde başlayıp, Muharrem Usta döneminde heba edildi. Hacıosmanoğlu kongreyi kazanmak için bu kulübü oya tahvil etti, İbrahim Usta’ya devretti adeta… O da 1461 Trabzon’un ihtiyaçlarına göre değil, kendine yakınlığına göre yönetim oluşturdu, teknik adam tayin etti. Bir ara yapılan transferlerle bu kulübün çiftlik gibi kullanıldığını gördüğümüzde gözlerimiz fal taşı gibi açılmıştı.

Hacıosmanoğlu bırakıp Muharrem Usta işbaşı yaptığında tüm enerjisini A takıma verirken, yönetiminde bulunan Suat Şen’i dışlayarak bu kez Engin Kara’ya tahvil ettiği 1461 Trabzon’un idam fermanını yazmıştı. Pilot takım, Trabzonspor’un altın yumurtlayan tavuğu değil, adeta sorunlarının en önemli halkası haline dönüştürülmüştü.  Böyle bir yapının ayakta kalması, üretim yapması mümkün müydü? Söz konusu bile değil.

TEKNİK KADRO POLİTİKASI TAM BİR SKANDALDI

Bu yapının yerle bir olması için uzun süre beklemeye gerek yoktu. Takım önce 2’nci Lige düştü. Ardından da 3’ncü lige koşar adım gitti. Düşünebiliyor musunuz ligin bitimine 9 hafta kala göreve getirilen Turgut Kural ve ekibi, ligin bitimine 3 hafta kala işten el çektirildi. Böyle bir teknik direktör politikası ancak kara cahillerin yapabileceği bir şeydi. Trabzonspor’da Ersun Yanal onca yatırıma rağmen takımı küme düşme potasına doğru koştururken, ona sabredilirken, uzun vadeli planların hayata geçirilmesi gereken pilot takımın teknik kadrosuna 6 hafta bile dayanılamamıştı.

Bu sadece olayın bir boyutu… Pilot takımın yıkılışının altında çok boyutlu bilgisizliğin egemen olduğunu futbolun içinden gelmiş olanlar az çok biliyor kuşkusuz. Bu gelinen noktada toplumun duyarsızlığının, neon ışıklarının sadece Trabzonspor’a odaklanmış olmasının rolü büyüktür kuşkusuz. Ama yönetenlerin acizliği, yetersizliği, kötü niyetini sorgulamamak da mümkün değil. Trabzonspor’u yönetenler, milyonlarca Euro’ları transfere boca edip, toplumun bordo-mavi renklere odaklanmasını sağlarken, en önemli üretim kaynağı pilot takımın adım adım erimesine seyirci kalarak bir cinayete kurban vermiş oldular.

Hem de bilerek, isteyerek!