Bu hafta ismimin anlamını anımsayarak bu yazıyı kaleme aldım. Bu ismi bana veren Can abime buradan teşekkür ederim.

Halit Rıfat Paşa ‘Gidemediğin yer senin değildir’ diyor.  Bu sözden anlaşıldığı üzere, gidemediğin, ulaşamadığın, dokunamadığın, varlığını hissedemediğin yer senin değildir.

Dünya coğrafyasını masaya yatırdığımızda gitmediğimiz bir bölge olmadığını göreceğiz. 

Her göç ettiğimiz bölgede mutlaka bir devlet kurmuşuzdur. Oradaki  toplumları sosyal ve kültürel açıdan derinden etkilemişiz.

O yüzden dünya edebiyatında destanlara en fazla konu olan Türk Milletidir. Bugün  dünya coğrafyası üzerinde nereye giderseniz gidin mutlaka bir Türk izine rastlamak mümkündür. 

Bugün Türkiye Cumhuriyetini 784 bin kilometre kareye sıkıştırmaya  çalışanlar devletimizi yüceltmek yerine küçültmektedir. 

Çünkü Türk Devlet anlayışı bağımsız Türk Cumhuriyeti 784 bin  kilometre kareye sıkıştırılamayacak kadar büyük ülkülere sahiptir.

Her yerde dün  olduğu gibi bugünde olmalıyız. Türkler Talas savaşı ile İslamiyet’i kabul ettikten sonra  İslam dininin bayraktarlığını yapmaya başlamış ve bununla özdeşleşmiştir.

Avrupa medeniyeti yani haçlı zihniyeti bütün İslam coğrafyasını Türkler olarak görmektedir. 

Bugün bizlere diyorlar ki ne işiniz var Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da, Libya’da, Cezayir’de, Kosova’da, Bosna’da, Doğu Türkistan’da, Çin’de, Rusya’da ve her yerde. Ne işimiz mi var? 

Misakı Millimiz var, Süleyman Şahımız, Kılıç Arslan’ımız, Eyyubi’miz ve atalarımızdan yadigâr yüzbinlerce Türk var. 

Bizden dün olduğu gibi bugünde imdat bekleyen milyonlarca mazlum var. 

Dedem Kültiğin kitabesinde: “Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına dek, onun içindeki millet hep bana tabidir.’’ Diye belirtiyorsa bugün de aynı ruhla hareket etmemiz gerekir. 

Ziya Gökalp’in Turan şiirinde söylediği gibi, “Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne  Türkistan, Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan.”