TİM, 2017 yılının ilk 6 ayının gemi ve yat ihracat rakamlarını açıklamış. Gemi ve yat sektörünün ilk yarısındaki ihracatı yüzde 76.6’lık artışla 647 milyon 44 bin dolara ulaşırken bu alanda ülke dış satımının yüzde 89’unu İstanbul ve Yalova gerçekleştirmiş.

Kadim şehrimiz Trabzon’umuz ise sıralamaya dahi girememiş.

Nasıl sıralamaya girsin ki.

Çamburnu Yeniay’da gemi üretimi yapılması için tahsis edilen alanda üretim olmadıktan sonra hiç Trabzon’umuz gemi ve yat ihracat sıralamasında yukarılarda yer alabilir mi?

5000 kişiye istihdam sözü verilen Çamburnu’ndaki alan atıl olarak kalmaya devam ettiği sürece hem şehrin ve ülkenin ekonomisine katkı vermesinden söz edebilir miyiz?

Mümkün değil.

Peki, şehrimizde birkaç sivil toplum kuruluşu başkanı ve siyasiler haricinde bunun hesabını soran var mı?

Hesabını soranların çağrılarına, orada ne yapılması gerektiği konusunda sundukları önerilerine bırakın kulak vermeyi adeta günah keçisi olarak ilan ediliyorlar.

Zaten bizim şehrimizin sorunu da bu değil mi? Ortak akıl ile hareket edememek.

Herkesin bildiği kendine göre doğru.

Şehrimizin menfaatleri doğrultusunda şöyle bir araya gelerek ortak karar alamıyoruz.

Herkes ayrı bir telden çalıyor.

Halbuki gerekli AR-GE çalışmaları yapılsa herkes şehrin menfaatleri doğrultusunda önerisini sunabilse, bu önerileri de projeye döküp Ankara’ya sunabilse şehrimizde çok daha güzel yatırımlar, atılımlar olacak.

Peki tersanecilik dünyada nereye doğru gidiyor. Biraz bundan bahsetmek isterim.

Ne yazık ki dünyada gemi ve yat üretimi hızla düşüş içerisinde.

Çok değil yaklaşık olarak iki buçuk yıl önceydi, Trabzonlu hemşerimiz Gemi ve Yat İhracatçılar Birliği Başkanı Başaran Bayrak’a tersaneciliğin durumunu sormuştum. Bana o zaman tersanecilik konusunda pek de iç açıcı sözler söylememişti.

Bazen ihracat konusunda tersanecilik yükselişe geçse de ülkemizde tersanecilik istenilen seviyelere bir türlü çıkamadı.

Bundan sonra da çıkacağa benzemiyor.

Açıkçası orada tersanecilik konusunda hala neden ısrar edildiğini de bir türlü anlayabilmiş değiliz.

Çebiler Grubu ile şehrin tüm dinamikleri olarak bir araya gelip orada yeni bir yatırım yapılaması mümkün değil midir? Tabii bunun kararını şehrimizin dinamikleri ve Çebiler Grubu verecektir.

Son olarak Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan’ın da şehrin dinamiklerine hem sitemi hem de bir önerisi var. Bakalım de diyor Sayın Gürdoğan:

“Tiryaki Grup 2 milyon ton mal getirmeyi taahhüt etti. İstihdam sözü verdi. Bunun siyasilere anlattı. Orada depo yapacaktı. Orada binlerce kişi çalışacaktı. En az 2000 bin kişi ekmek yiyecekti. Bunu Trabzon’da bütün siyasiler biliyor. Bırakın gemi yapmayı şuanda orada hiçbir şey yapılmıyor. Atıl durumda duruyor. Yazık günah değil mi? Adam mal getireceğini söyledi. Bunun taahhüdünü tüm siyasilere de verdi.

Tersanecilik artık eskisi gibi rağbet görmüyor. Dünyada bitmiş durumda. Maliyetler düşük olduğu için bir tek Çin’de yapılıyor. Tuzla’da da tersaneler kapatıyor. Biz ne yazık ki tersine gidiyoruz. Var olan tersanelerde çalışmıyor.

Biz yabancı sermayenin ileri teknoloji ürünlerinin Trabzon’a gelmesi gerektiğini söyledik., lojistik dedik ama duyan yok. Bunlar olmadıktan sonra organize sanayi gibi yer açmışsın hiçbir anlamı yok. Dört tane organize sanayi bölgesi var. Depodan başka bir şey yok”