Bazen gökyüzünde siyah bulutlar olur;  gökyüzü bu siyah bulutlar yüzünden değişmez. Ve bazen beyaz bulutlarda olur ve gökyüzü bu beyaz bulutlar yüzünden de değişmez.

Bulutlar gelir ve giderler gökyüzü baki kalır.

Sen gökyüzüsün ve düşüncelerinde bulutlardır. 

Eğer düşüncelerini titizlikle izlersen eğer onları kaçırmazsan, eğer onlara doğrudan bakarsan ilk şey bunu anlamak olacaktır ve bu çok büyük bir kavrayıştır.

Bu senin aydınlanmanın başlangıcıdır. Artık sen uykuda değilsin, artık gelip giden bulutlarla özdeş değilsin… artık sonsuza dek baki kalacağını biliyorsun. 

Tüm kaygın yok olur. (*)

Tüm kaygularından arınıp, kendisiyle yüzleşebilmiş.

 Pir-ü pak bir ruh haliyle insanlarla Demokratik bir İklimde buluşup kucaklaşmak,  bahşedilen en büyük armağandır diye düşünüyorum.

“ Demokrasi elbette ki bir hoşgörü ve uzlaşma rejimidir. Ama ‘koşulsuz uzlaşma’ olmaz. Ana ilkelerden ödün vererek uzlaşırsanız eğer;

Uğruna ödün verdiğiniz ‘barış’ın geçici olduğunu çok geçmeden anlarsınız. Sadece ilkelerinizi yitirmekle kalmazsınız, giderek onurlu bir barış umudunu da yitirirsiniz.

Geriye teslim olmaktan başka çıkar yol kalmaz.

Tam da Cumhuriyetin Temel İlkelerinden ödün vere vere gelinen son noktayı 24 yıl önceden Prof.Dr. Ahmet Taner KIŞLALI’nın tariflediği bir büyük tespit, dahası bir yargılama:

‘Sözde’ mutabakata! Ben sadık kaldım, sen kalmadın tartışmalarının içerisinde asıl keten pereye getirilenin!..

Laiklik ilkesi ile Laiklik karşıtlığının olduğunu, bunu da aymazca olumlamanın teslim olma anlamına geldiğini görmemek olmaz.

Uzlaşı, kuşkusuz güzel bir sözcüktür. Ama aldatıcıdır, ‘kandırılanlar diyarında!’ daha bir kandırıcı olup pekâlâ Biat’a yorulabiliyor!

Yıllar yılı içselleştirdiği biat kültürüyle, yetiştirilmiş kişinin, kişilerin bir başka görüştekilerle anlaşmaya kalkması tam bir ütopyadır. 

Anayasa Mahkemesinin vakti zamanında vermiş olduğu ‘odak’ olma kararını elinin tersiyle itip itiraz edenlerin!.. 

İktidar olunca bildiklerini okuyup, özlemlerini hızla gerçekleştirme telaşlarını onaylamasam da bir biçimiyle anlayabiliyorum!

Anlayamadığım;

İyi niyetinden kuşku duymadığımız bazı kişi ve kurumların Cumhuriyet Devrimlerine ve Özgürlüklerine bağlı Milyonlarca Yurttaşımızın böylesine bir Anlaşmanın tarafı olabileceğini nasıl bekleyebiliyorlar, 

Böyle bir durumun demokrasinin kaçınılmaz sonucu olduğunu nasıl dillerine alabiliyorlar?

Aydınlıkla karanlık, Bilgi ile cehalet, Doğru ile yanlış, hiçbir koşulda uzlaşamaz.

Uzlaşma kandırmacasından murat edilen, teslim bayrağının çekilmesidir.

Herkese Bulutlardan arınmış pırıl pırıl bir hafta sonu diliyorum.

 (*) Osho’dan seçmeler