Siz hiç korktunuz mu?  Bu dünyada aklı başında hangi kişi korkmaz ki? Ani bir gelişme karşısında ürkmeyen/korkmayan mı var aramızda?

         Korku ve sevinç...

         Kişinin yaşamındaki iki kutup... Artı-eksi gibi...

         Anot-katot... Pozitif-negatif gibi...

         Artı ve eksi, anot-katot kutuplar;  karşıt olmalarına karşın birbirinin varlığıyla kendilerini hissettirme/gösterme şansı yakalarlar.

         Kutuplar uzak uç noktalardır  birbirlerine...

         Siyah ve beyaz renkleri gibi... Ama ressamın bu birbirine tezat renklerle tablosunu tamamlatıp  göz/gönül güzelliği yarattığını biliriz. Ressamın görevi bu.

         Güzellik/mutluluk işte böyle bir duygu...

         İşte Türkiye böyle bir güzel tablo...

                                                               ***

         Korku ve sevinç/mutluluk; yaşamımızın uç noktaları...  Bu iki uç  nokta arasında gidip-geliyor günlük yaşam.

         Her olumsuzluğun üzerimizde yarattığı ürküntünün/huzursuzluğun/tedirginliğin merhemini arayıp bulmak yine bize, üzerimize/omuzlarımıza düşen görev oluyor sonunda.

         Yaşama bu azimle yeniden sarılıyor, üzerimizdeki üzüntüyü/tedirginliği atmanın yolunu arıyoruz hep.

         Başka da yol yok aslında...

         Yaşam bu açıdan bir  "arayış"lar filmi gibidir her kişi için...

         Demokratik yaşam da öyle...

                                                                 ***

         Siyaset dünyasında "iktidar-muhalefet" oluşmalı/olmalı... Demokrasinin gereğidir ve doğrudur da... Dünyada da böyle...

         Peki, ya ülkemizde? Ne yazık ki; fizikteki, matematikteki anot-katot, artı-eksi değerler gibi birbirini tamamlayan, birbirine değer katan anlayış yok iktidar ve muhalefet cephelerinde/kutuplarında.

         İki kutbun elele/gönül gönüle olup; birbirini tamamlayıp  ülkeyi yarınlara taşıma konusunda anlaştıklarını görememek bizim kuşağın talihi mi acaba?

         Siyasal partilerin tüzüklerindeki ana ilkelerde benzerlik/bütünlük varken, yani hepsi de ülke ve insanının mutluluğunu amaç edilmişken; sırf koltuk kapma yarışı yüzünden ortaya konan inatlaşmaların demokrasi ile ilgisinin olup-olmadığını düşünen maalesef yok bu ülkede.

         Hani, anot-katot, artı-eksi; birinin yokluğunda diğerinin değeri olmadığı gerçeği...

         Demokrasi bu işte... Siyasetçiler önce bunu bilmeli...

                                                                 ***

         Cumhuriyet Bayramını kutlarken de tüm siyasetçilerin, tüm ulusun; Atatürk etrafında buluşup bütünleşmesi, siyasal kutuplaşmaların anlamsızlığını gösteriyor /öğretiyor bize...