Bazı sevgiler vardır; anlatılırken boğazı düğümler, gözleri nemlendirir, insanı hassas yapar.

Bazı sevgiler vardır; yetimin başını okşamak gibi kutsal, ihtiyaç sahibine uzatılan ekmek kadar sevap, düşkün bir yaşlıyı koltuklayacak kadar ahlaklıdır.

İşte bunların toplamı gibi bir şeydir vatan sevgisi...

Yalçın Topçu'nun ifadesiyle vatan sevgisinin nirengisi Hira Dağı'nın çocuklarıyla Olimpos Dağı'nın çocuklarının mücadelesidir.

Tabi ki Türk gençliği Hira Dağı'nın çocuklarıdır.

Bu çocuklar Altaylardan, Tanrı Dağı'ndan neşet etmiş, çölün kavrulmuş insanlarıyla kader tokuşturmuş ve Hira Dağı'nda "andını" içmiş çocuklardır.

İçimizden sızarak ecnebiye avdet etmiş, bizdenken karşıya geçmiş, eline şeytanın livası verilmiş ne kadar örgüt varsa alayı bir kayaya tosladı, toslayacak.

İşte vatan sevgisi o kayadır.

Türk milleti olarak beş bin yıllık kadim bir tarihe sahibiz.

Bu tarihi yazarken yaşadığımız topraklar vatanımız olmuştur.

Yani kendi medeniyet dairemiz suni farklılıklarımız kaşınarak bizden koparılamaz.

Biz vatan sevgisiyle bu birliği yeniden inşa etmek mecburiyetindeyiz.

Bunu kurabilmek bilgi ister.

Vatan sevgisi de bilgi ister.

Bilgisiz kimse vatanını sevemez.

Sevse de yavan sever.

O da Türk milletinin büyük hedeflere koşmasına yetmez.

O nedenle vatanı sevmenin koşullarını her Türk genci öğrenmelidir.

Vatanını seven kitap okumalı, ilim irfan öğrenmelidir.

Vatanını seven ahlak bilgisine, felsefe bilgisine, din ve diyanet bilgisine sahip olmalıdır.

Nasıl ki kuru dal yeşermez, bilgisiz kişiler de vatanı layıkıyla sevemez.

Biz dünyanın en değerli coğrafyasında oturuyoruz.

Böylesine kıymetli toprakları bin yıldır elinde bulundurmak bizden başka hiçbir milletin başaracağı şey değildir.

Yine bu nedenledir ki bizim vatan sevgisine atfettiğimiz değer başka milletlerle de benzemez.

Sınırlarını kanıyla çizmiş bu büyük millet, vatan sevgisini diri tuttuğu oranda gelecek kaygısı taşımaz. 

Biz kaygı duymamak için vatan sevgisine muhtacız.