(Şair küçük harflerle şiirini yazdığı için imla ve noktalama hatası yapılmıştır diye düşünüp yanılmayın)

yanılmış bir kapıyım simsiyah
kendi üstüme kapanıyorum
seni paris'te kaybettim
yanlış bir yerde arıyorum
bozduğum her saat
içimi büsbütün daraltıyor
hiçbir mutluluğum kalmadı
ne bıraktıysan harcadım
inge bruckhart
resimlerine bakamıyorum

Attila İlhan'ın "yanlış yaşamak" adlı şiirinden hareketle güncel politik atmosfere yeni bir soluk getirelim

Cumhurbaşkanı FETÖ için 'yanıldık' dedi. Yanılmayan bir Allah'tır. Kul da yanılır devleti yönetenler de. Kimse 'sen ben yanılırız ama devlet yanılmaz' demesin. Tarih bize yanılgılardan başka ne anlatıyor Allah aşkına.
Yanılan, yanıltılan, görmeyen, çöken bir sürü hakikati anlatmıyor mu? Ummadıklarımızdan yediğimiz darbeler 'simsiyah kapıları' kendi üstümüze kapatmaz mı? 'bozduğum saat' ile bozulan düzen arasında bir rabıta yok mu. Pek tabii ki var.

Hemen dibinde duran seni bütün mahremiyetinle kaydediyorsa 'hiçbir mutluluğum' kalmadı demez misin? Doğal olarak dersin. Kimse Cumhurbaşkanını yadırgamasın. Şeytanın tuzaklarına hiç düşmeyen kul olmak nasıl
imkansızsa 'yanılmam ben' demek de öylesine imkansızdır. Hele halis kalpler daha fazla yanılır. Hayatını şüphecilik üstüne kurmayan, itimat ve güven üzere menzil belirleyen herkes yanılır. An gelir, maddi manevi...  Biriktirdiğin ne varsa hepsini 'harcamak' bile gerekebilir. Ne diyordu şair; yanılmış bir kapıyım simsiyah kendi üstüme kapanıyorum