Bizdeki aydın tipi, Batı'nın ısmarladığı yapay fenni imanı, "doğumla başlayıp ölümle yok oluşa mahküm" diye tarif ettikleri hayatın merkezine koyuyor.

İlmi, sadece beş duyu organının imkânlarına tutsak vermiş bu güruhlar, sezgi, öngörü, hissedim, fizikötesi haller gibi derinlikleri de ilkellik olarak tarif ediyorlar.

Gökten inen yağmura inanıyorlar da gökten gelen vahye dudak büküyorlar. Su katılmamış iman muhalifi bu tipler, televizyonlarda yorumcu, uzman, akademisyen, hukukçu, gazeteci gibi kimliklerle millete adeta maval okuyorlar.

Nutuk'u okumadan Atatürkçü kesilenler fink atıyor etrafta. Hatta Kuran-ı Kerim'i Türkçesinden dahi bir kez tetkik etmemiş dinciler ile Batı'nın tezviratlarını yarım yamalak tetkik edip oradan sözümona özgün sözler üreten liberalistler var bu memlekette. Okumadan alim hakikatte zalim bu insanlar hala hem iktidar medyasını hem de muhalefet medyasını esir almış durumdalar.

Anadolu'nun gerçek çocukları ise ne yazılı ne de görsel medyada yer bulamıyor. İlmi tartışmalarda zaman zaman doğru insanları ekranlarda görsek de uluslararası meseleri yorumlarken milli hassasiyetleri dumurlu insanları izlemek mecburiyetinde kalıyoruz maalesef.

Türkiye yıllardır terörle içine kapatılmak istendi. Çevresine bigane kalsın, kendi kültür coğrafyasıyla temas edemesin diye hep kumpasta tutuldu. Milli ve yerli nazarlara mil çekilip etrafını göremeyen bir çoğunluk hükümsüz bir şekilde kadük tutulmak istendi. Halen de milli ve yerli insanlar memleketin kaderi üstünde etkin olacak yerlerde değil.

Mesela spor medyasını da ikircikli tipler adeta domine etmiş bir durumda. Şikesi sabit bir sürü illetli kimseler değişmeyen tarzlarıyla "sayın" koltuklarını işgal etmeye devam ediyor.

Federasyonların birçoğu dün neyse bugün de o denecek bir yönetişmeyle idare ediliyor. Sporun yanına dahi yaklaşmasında sakınca olanlar sporun yakasına yapışmış öylece duruyor.

Tükenmişlik sendromunu aşmak gerekiyor. Her sahada kirlenmemiş isimleri doğru motivasyonlarla sahaya sürmek lazım. Aynı tas aynı hamam ve aynı tellaklarla bu kirlerden bu bünye arınamaz.

Daldan dala atladık belki ama özünde hala yaban insanlara bize katkıları olmadığı halde trilyonlar ödüyoruz.

Demem odur ki dudağıyla iki bacağı arasında haz mahzenlerinde turlayanlardan gına geldi artık.