Dünya Kupası’nda umduğunu bulamayan Rusya ile yapılanma içerisinde olan Lucescu’nun başında bulunduğu Türk Milli takımı arasındaki müsabakanın nasıl biteceği, karşılaşma öncesi UEFA Uluslar Ligi’nde yeni bir hedef yeni bir umut yeni bir arayış içinde olan Türkiye için merak konusuydu.

Sahada hazır, Dünya Kupası’nın enerjisini üzerinde taşıyan, ne yaptığını bilen bir Rusya vardı. Millilerimiz panik içerisinde, koşmayan, pres yapmayan, mücadele etmeyen 90 dakika boyunca rakibinin oyun mantalitesine ayak uyduran bir görüntü verdi. Kulübe hamleleri ise işe yaramadı. Ofansta Cenk Tosun, 90 dakika boyunca topla bir ya da iki kez buluştu. Orta saha adam eksiltmeyen pres yapmayan yorgun bir görüntü sergiledi. Savunma tel tel döküldü. Lucescu’nun golü atan Serdar Aziz’in yerine Kaan Ayhan’ı alması da işe yaramadı. Kendi takımlarında formsuz olan Şener Özbayraklı, Mehmet Topal, Hasan Ali Kaldırım’ın milli takımda performanslarını arttıracakları diye bir kural yok. Öyle de oldu. Şener, 90 dakika süresince bir akıllı yan top kesmedi. Doğal olarak böyle bir takımın kazanma şansı da az olur. Öyle de oldu. ‘Temel bu bana ders olsun’ derdi. Lucescu’ya ders olur mu onu bilmem. Takımın aylardır başında olan Lucescu’nun bir oyun şekli, bir oyun planının olmaması bir turnuvayı daha belkilerle, karabulutlarla, soru işaretleriyle başlattı.

Trabzon taraftarlarına bir alkış göndermek lazım. Maç boyunca ulusal takımlarını desteklediler. Tribünlerin büyük bölümünü doldurdular. Alkışı hak ettiler. Futbol Federasyonu görevlilerinin konfeti merakı ise gecenin rezilliğiydi.

Saha içerisine yayılan futbol oynamayı engelleyen konfetileri süpürgeyle temizleme görüntüsü geceye gölge düşürdü.