Zeytin yeşili bakışlarından etrafa güven damıtıyordu. "ABD'nin İngiltere'den devraldığı bir devremülk olan Kürtçülük; Türk, Arap ve Acem coğrafyasına bir bela olarak bırakılmış el bombasıdır" tespitinde bulundu.  

Yıllarını askeri okullarda eğitimci olarak geçirmişti. Şimdi yetmişe merdiven dayamış bir emekli albay unvanıyla aramızda yaşıyor. Yine onun ifadesiyle "Türk milleti durur durur kudurtacak darbeyi vurur. Güneyimizde terör devleti kurmaya karar vermiş Coni'ye Karaçok'ta ilk darbeyi indirdiğimiz zaman fark edemediklerinin ayırdına vardılar. Üç bin TIR silah göndererek çapulcu sürüsünü kara gücüm diyerek desteklese de kara gücü dediği aslında kara günü olacak sözde müttefikimizin". 

"Biraz sert olmadı mı bu değerlendirme" diye sorup ters manyalla almak istediklerimizi alalım dedik.

O yeşil zeytini gözlerinin üstünü ipek bir kara sicim gibi örten kaşları geildi. Hiddeti yüzünde bir bıcak izi gibi şeritlendi. "Biz bu topraklara geldiğimizde Amerika denen bu yapay devlet, henüz İngiliz'in zürriyetinde bile yoktu. Belki teknolojik olarak muhataplarımızın boyunda değiliz. Bir de işin yürek boyutu var tabi. İşte orada bırakın bu bölgede dünyada elimize kimse su dökemez. Yeter ki içeride kurbağa sesi çıkaranların sesi kurusun. O zaman geldikleri gbi giderler"

"Binlerce subay yetiştirdiniz. Malesef bu subaylarımızın bir kısmı NATO'cu bir kısmı Avrasyacı. Neden çoğunluk bu toprakların çocuğu olarak yetişmiyor. Sizin bu kara tabloda dahliniz yok mu" diye ardı ardına yorumla karışık sorularımı yöneltince, "tuzaklı değil açık ol" hatırlatması yaparak sorularıma cevap verdi.

"Binlerce subay imasıyla FETÖ de dahlimi sorguladınız. NATO'cu diyerek liberal tarafımı, Avrasyacı diyerek sol yanıma sontaj attınız. Bu toprakların çocukları diyerek milliyetçileri öne çıkardınız. Onlardan fazla yetiştireediğimizden yakındınız. Birey olarak olmasam da eğitimciler olarak bu tablodan sorumluyuz. Gavur dansını Efe oyunumuzdan ayıramadık."

Neyse hep birlikte artık ileriye bakalım. Kimsenin bizi etkilemesine artık izin vermeyelim. Herkesin bu tabloda sorumluluğu var. Kimse ben tamamen günahsızım demesin.