AH ŞU SAHİL YOLU!

“Bu bölgenin en büyük belâsı nedir?” diye sorsalar tereddüt etmeden “sahil yolu” deriz. Hem de öyle bir tereddüt etmeyiz ki ağız dolusu, kinle, nefretle deriz!

Sahilimizi yok eden, insanımızı dibindeki denizden uzak eden; doğayı, tarihi yok eden bir yol!

Maalesef yıllardır da insanımızın doğrudan kendisini katlediyor.

Nasıl mı? Yoldan karşıya geçmek için tenekeleri dikip yaşlı, engelli insanlara “Bu kullanışsız, ucube üst geçitlerden geçmek zorundasın!” diyerek!

Geçmiyor insanımız, geçemiyor! Geçemediği için de yoldan geçiyor ve elim kazalar sonucu hayatlar yitiyor.

Ordu, üst geçidine yürüyen merdiven yapıyor. Bizimkiler “Karayolları’nın sorumluluğunda.” diyor.

Peki, Başkan Bey madem Karayolları’nın sorumluluğunda üst geçitler. Bunu yeni mi öğrendiniz? Neden seçim vaatleri arasında kitapçığınıza bunu koydunuz?

Yürüyen merdiven yapmak istediniz de Karayolları mı engelledi?

Tüm üst geçitlerin yürüyen merdivenli olabilmesi için kaynağı yaratmak çok basit, yeter ki isteyin. Sıfır maliyetle hem yapım hem yıllarca bakım masraflarını tek bir hem de mevcut kaynakların dışında oluşturulacak bir projeyle yapmak mümkün. Bunu biz düşünebiliyorsak siyasî prim yapma gayretindeki siyasetçiler, makam araçlarının sıcak koltuğunda gerilerek oturan belediye başkan yardımcıları ve makama oturur oturmaz ilk icraatı makam aracı edinmek olan belediye başkanları da pekâlâ düşünebilir!

Düşünemiyorlar mı? O hâlde o makamları terk etmeliler! En azından kamu vicdanı bunu böyle gerektirir.

Saygılarımla...

BİR E-POSTA
Trabzon Üniversitesinde alâkasız akademik unvanlı bir kişinin ilgisiz bir kadroya “adrese teslim” şekilde açılan kadro malûm. Geçtiğimiz günlerde bunu haberleştirerek kamuoyuna duyurduk. Spor Bilimleri Fakültesine peyzaj mimari akademisyen aranıyor! Ne günlere kaldık, ülkeye bakın! Bu arada Rektör Emin Aşıkkutlu ise sessizliğini koruyor. Rektör olduğu gün açtığı Twitter’ından da bir açıklama yapabilir aslında!

Neyse...

Haberimizin ardından konuyla ilgili gelen bir epostaya burada yer vermek istedik: “Sn. Parlak, haberiniz için tüm akademi camiası size minnettar. Maalesef sizin gösterdiğiniz cesareti biz gösteremiyoruz. Size gerçekleri detaylı bir şekilde iletmek istiyorum. Haber değeri taşıyıp taşımadığını sizin takdirlerinize sunuyorum. Biz açıktan bir şey diyemiyoruz. Çünkü en küçük bir itirazda hemen FETÖ’cü damgası vuruluyor. Sonra aklanıyorsun ama iş işten geçmiş oluyor.”

Devamı da var, o kısımları daha sonra!