(1950’li yıllardan itibaren oluşturduğu arşivini memleketi Trabzon’da yapılacak bir yaşayan müze - kütüphane projesi için bağışlayacak olan gazeteci yazar Attila Aşut ile Ankara’daki evindeki sohbet ettik.)
1957 yılında yaşanan olayların bazıları toplum ve kültür hayatımızda etkilerini günümüze kadar sürdürdü.
Türk siyasal tarihinin ilk erken seçiminin yapıldığı 1957’de, Demokrat Parti (DP) son kez iktidara gelmişti.
O yıl Trabzon Havaalanı açılmış, Sovyetler Birliği uzaya Sputnik isimli ilk uyduyu göndererek insanoğlunun uzay macerasını başlatmıştı.
TBMM, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin (ODTÜ) kuruluş kanununu kabul etmiş, Ulus gazetesi Bülent Ecevit’in bir yazısı nedeniyle kapatılmış, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularından, “Milli Şef” İsmet İnönü’nün damadı, Akis dergisi başyazarı Metin Toker tutuklanmıştı.
Trabzon’daki Opera binasının yol genişletme çalışmaları nedeniyle yıkılmasına bir, Varlık dergisi ile birlikte Türkiye’nin en uzun soluklu edebiyat dergisi olacak Kıyı dergisinin Trabzon’da ilk sayısının çıkmasına 4 yıl vardı.
Trabzon’da, İsmet Zeki Eyüboğlu’nun Yazı İşleri Müdürü olduğu Hakimiyet gazetesi yayın hayatına çoktan başlamıştı.
Gazetecilik mesleğinin ülkemizdeki en önemli ustalarından Attila Aşut da o yıl, lise öğrencisiydi.
Aşut, 1957’de Trabzon Lisesi’ndeki edebiyat öğretmeninin kendisini gazete yönetimine tavsiye etmesiyle Hakimiyet gazetesinde meslek yaşamına başlayacak, 1969 yılına kadar şehirde yerel ve ulusal, çok sayıda gazetede çalışacaktı.
Aynı zamanda Trabzon’un Türk edebiyatına armağan ettiği Kıyı dergisinin yayımlanmasına öncülük edecek, kendi çabasıyla Sömürücülüğe Karşı Savaş gazetesini de çıkaracaktı.
(İsmet Zeki Eyüboğlu, Şahap Eyüboğlu, kameraman Cengiz Turalı. Oturanlar Attila Aşut ve Sabahattin Eyüboğlu (Trabzon Hâkimiyet gazetesi, 13 Ağustos 1959))
Toplumcu aydın kuşağımızın önemli temsilcileri arasında yer alan Attila Aşut, 1965’te Trabzon’da kurucu il başkanı olduğu Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) daha sonra Ankara’da da genel merkez yönetimindeydi.
(Attila Aşut’un il başkanı olduğu TİP’in Trabzon il merkezi.
Meydan, Trabzon.)
Gazetecilik yaşamı boyunca pek çok ödül alan Aşut, en önemlisinin 1963 yılında Türk Dil Kurumu’nun kendisini layık gördüğü Basın Dil Ödülü olduğunu söylüyor.
Halen Bir Gün gazetesindeki köşesinde Türkçenin doğru kullanılması, anlatım bozuklukları, dil bilgisi ve yazım yanlışları konularında kaleme aldığı eğitici yazıları, basın yayın alanında büyük bir boşluğu dolduruyor.
Attila Aşut, ikamet ettiği evinin dışında başka bir yapının içinde koruduğu arşivini, bir müze kütüphane projesine destek olmak için Trabzon’un Ortahisar Belediyesi’ne bağışlama kararı aldı. Kültür sanat alanında öncü olduğu etkinliklerle Trabzon’un kültür kenti kimliğini yeniden hatırlatan Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya ile de bu konudaki görüşmeleri devam ediyor.
Attila Aşut ile bu niyetini, 1950’li yıllardan itibaren çıkan yayınların da yer aldığı arşivini ve bu arşivin değerlendirileceğini düşündüğü müze – kütüphane projesi için öngörülerini konuştuk.
(Attila Aşut, Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde bir imza gününde.
9 Ocak 2025, İstanbul. Fotoğraf: Devrim Hacısalihoğlu)
Devrim Hacısalihoğlu: Attila Hocam, gazete arşiviniz konusunda bize kısaca bilgi verebilir misiniz?
Attila Aşut: Arşivimdeki en eski gazete koleksiyonu Cumhuriyet. Gördüğün gibi koca bir binayı işgal etmiş durumdalar. Burası evin zemin kattaki salonu. İnsanlar burayı normalde oturma mekânı olarak kullanıyorlar. Ben ise gazete arşivi olarak düzenledim.
Böyleyken yine de yetmemiş raflar. Orta yere bir sıra da demir raf koymak zorunda kaldım. Ama artık bu salon da yetmez olmuş. Son zamanlarda düzensiz biçimde yerleştirmeye başladım gazeteleri. Nerde boş yer varsa oraya koyuyorum. O yüzden biraz karışık durumdalar. Yer darlığı belimi büküyor. Çok geniş alan gerekiyor bunları düzenlemek için. Artık ben tek başıma bu yükü taşıyabilecek durumda değilim.
Gördüğünüz gibi, çok farklı gazeteler var burada. İşte Ilıcaklar’ın sağcı gazetesi Tercüman. Ülkücülerin eski gazetesi Ortadoğu. Bunlar Doğu Perinçek ekibinin çeşitli dönemlerde çıkardıkları Aydınlık gazeteleri. Bu da Adımlar dergisi, Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) legale çıktığı sıradaki haftalık yayını. Ben de bu derginin Ankara Haber Müdürüydüm.
Devrim Hacısalihoğlu: Nasıl bir Basın Müzesi düşünüyorsunuz?
Attila Aşut: Benim kafamdaki kurum, malzeme yığılan bir yer değil. Arşiv, kütüphane ve müzeden oluşan bütünlüklü bir yapı düşlüyorum. Sanal bir şey değil; yaşayan, dokunulabilir, canlı bir mekân olmalı. Yalnızca basılı materyalin sergilendiği kütüphane değil, aynı zamanda basın tarihi ile ilgili araç ve gereçlerin de içinde yer aldığı bir müze olarak tasarlanmalı. Adı da “Trabzon Basın Müzesi” olmalı. Basın mesleği ile ilgili bulabildiğimiz en ilkel araçlardan günümüze, her türlü araç gereci orada sergilemek istiyoruz. Kuruma yayın ve malzeme bağışında bulunan herkese katkıları oranında yer verilmeli, adları burada yaşatılmalı. Burada tarihin solunması, canlı belgeler üzerinden okunması gerekiyor. Böyle bir kuruma gereksinimi var Trabzon’un.
(Attila Aşut’un 1957’de mesleğe başladığı Hakimiyet gazetesinin 10 Ocak 1963 tarihli sayısı.
Ömer Turan Eyüboğlu’nun kurucusu olduğu gazetenin sahibi Şahap Eyüboğlu, Yazı İşleri Müdürü Ahmet Temel Aydınoğlu, Genel Yayın Yönetmeni Attila Aşut. )
Bir başka özlemim de müze içinde bir mücellithane oluşturulması. Hem kütüphanede yer alacak gazete ve dergilerin ciltlenmesi hem basın yayın dünyasının bir parçası olan cilt sanatının yaşatılması bakımından bunu gerekli görüyorum. Bir kere, bu kadar gazetenin en azından üçer aylık periyotlarla ciltlenmesi gerekir. Onların daha kolay kullanımı açısından buna gereksinim var. Yıllık yaparsanız ciltler çok şişer ve kullanılamaz. Bir yıllık gazete koleksiyonu yerinden kalkmaz. O yüzden üçer aylık olması gerekir ciltlerin. Bunları dışarıda yaptırmanın maliyeti günümüz koşullarında çok yükseltir, başa çıkılamaz. O yüzden ciltleri dışarıda değil, müze içinde açacağımız mücellithanede kendi olanaklarımızla yapmamız daha akılcı bir çözümdür. Ayrıca cilt kursları açarak bu mücellithaneyi bir uygulama alanına dönüştürür, insanlara cilt yapmayı öğretiriz. Dışarıdan cilt yaptırmak isteyenlere de ücreti karşılığında bu hizmeti sunarak bir döner sermaye oluşturabiliriz. Böylece cilt giderlerimizi karşılamada kaynak elde etmiş oluruz.
(Şair Sunay Akın’ın babası Tuncay Akın (Terzi Tuncay) ve Attila Aşut çok yakın arkadaştılar. Trabzon’da, Hakimiyet gazetesinin Şekerfabrikası Sokağı'ndaki bürosu ve basımeviyle Tuncay Akın'ın terzi dükkânı da yan yanaydı. Attila Aşut, Tuncay Akın ve Şahap Eyüboğlu, dönemin en ünlü lokantalarından Gülbahçe'de oturmuş, günün yorgunluğunu atmaya çalışıyorlar.)
Trabzonlu olarak benim birinci önceliğim, bu projenin Trabzon’da yaşama geçirilmesidir. Trabzon’da kalıcı bir müze-kütüphane kurulması ve gelecek kuşaklara aktarılmasıdır. Ortahisar Belediyesi’ni CHP kazanınca bir diyalog olanağı bulduk ve bir başlangıç yaptık. Belediye yetkilileriyle görüşüyoruz. Arkadaşlar olumlu karşıladılar. Arkası nasıl gelir bilmiyorum. Belediye Başkanı Sayın Ahmet Kaya ile arkadaşımız Ahmet Özer görüştü bu konuyu.
Daha sonra benimle görüşüldü. Öneriyi sıcak karşıladıklarını, bunun için adım atmak istediklerini söylediler. Ama bu bir başlangıç. Henüz somut bir noktaya gelmiş değiliz. Görüşmelerimizin devam etmesi gerekiyor.
Devrim Hacısalihoğlu: Bu proje istediğiniz, arzuladığınız, düşündüğünüz şekilde hayata geçerse arşiv malzemelerinin tasnifi ve düzenlenmesinde de sizin katkınızın olması gerekiyor herhalde. Konseptin uygulanmasında sizin yönlendiriciliğinize ihtiyaç var diye düşünüyorum.
Attila Aşut: Bu sürede arkadaşlara elbette yardımcı olmak isterim. Trabzon’a gelip çalışmaya katılabilirim. Çünkü bağışlayacağım malzemeyi ben biliyorum. Her biri benim elimden geçti. Tüm yayınlarda parmak izlerim var, anılarım var. Çoğunda da yazılarım, haberlerim var. O nedenle böyle bir çalışmaya seve seve gönüllü olarak katkıda bulunmak isterim.
Mesleğe Trabzon’da 50’li yılların sonunda başladım. O tarihlerden örnek gazete koleksiyonlarımız var. Onlar tabii belirli dönemlerle sınırlıdır. Yani o günden bugüne hepsini biriktirme olanağımız olmadı. Ama zaten o dönemde çıkan gazetelerin çoğu kapanmıştır. Şimdilerde ne Hâkimiyet ne Halk ne Yeni Yol var Trabzon’da. Şu anda Trabzon’da çıkan gazeteler, yeni dönemin yayınlarıdır.
Devrim Hacısalihoğlu: Savaş (Sömürücülüğe Karşı Savaş) gazetesi de çıkmıyor doğal olarak?
Attila Aşut: Savaş, sosyalist bir yayındı. 1965-1968 yılları arasında haftalık olarak 90 sayı çıkabildi. TİP (Türkiye İşçi Partisi) çizgisinde yayın yapıyordu. Partiyi tanıtmak, partinin görüşlerini yaymak için çıkardığım bir yayındı.
Devrim Hacısalihoğlu: Sizde Hâkimiyet gazetesinin de bazı sayıları var.
Attila Aşut: Ben mesleğe zaten Hâkimiyet gazetesinde başladım. O döneme ilişkin birçok sayısı elimizdedir. Tabii, aynı tarihlerde çıkan başka gazeteler de var. Onları da bu çalışma bağlamında değerlendireceğiz.
Devrim Hacısalihoğlu: Hocam, ulusal basından da çok zengin bir koleksiyon görüyorum burada.
Attila Aşut: Evet, artık başka yerde kolay kolay göremeyeceğiniz gazetelerden örnekler var arşivimizde. Sözgelimi şu gördüğünüz, Politika gazetesi.
1980 öncesinde çıkmaya başlayan, bir dönem İsmail Cem’in başyazarlığını yaptığı gazete. Bu gazete daha sonra DİSK tarafından satın alındı. O zamanlar DİSK’in TKP ile yakın ilişkisi vardı. Bu gazeteyi Aydın Engin, Oya Baydar gibi arkadaşlar yönetmeye başladılar. Ben de bir dönem İstanbul’a giderek bu gazetenin yazı işlerinde çalıştım. Politika, 12 Eylül darbesiyle kapatılan gazeteler arasındadır.
Devrim Hacısalihoğlu: Hocam, elinizdeki bu büyük hazinenin, doğup büyüdüğünüz ve gazeteciliğe başladığınız Trabzon’a kazandırılması hepimizin dileğidir. Umuyorum ki Ortahisar Belediyesi, sizin düşlediğiniz Trabzon Basın Müzesi’ni en kısa sürede hayata geçirecektir. Sorularımızı yanıtladığınız için çok teşekkür ederim.
Attila Aşut: Umarım dediğiniz gibi olur. Ben teşekkür ederim.
(Attila Aşut’un yayımlanmayı bekleyen kitapları dışında, şimdiye kadar yayımlanmış kitaplarından bazıları: Günlerin Kıyısından / Trabzon Yazıları, Siyah Beyaz Yazılar, Acının Kül Rengi (şiir) ve Türkiye İşçi Partisi Radyoda / Proletaryanın Büyülü Kutusu (Gökhan Atılgan ile birlikte). )