BAŞKA BİR TRABZON

Trabzon denilince bir çırpıda akla gelenler var, Trabzonspor, Uzunsokak, “Yeni yüzüyle” Kahramanmaraş caddesi, Beşirli, Kaşüstü…

Koyun bunları bir kenara.

Betondan ibaret olan yeni yüzümüz, yaylacılarımızın artık pek yaylanamadığı yaylalarımız…

Ve sanki en temel şartmış gibi, Trabzon denilince öne sürülen kuymak merkezli mutfağımız…

Ve diğerleri…

Koyun bunları da bir kenara.            

Başka bir Trabzon var, gün yüzüne çıkartılmaya muhtaç, başka bir Trabzon!

Gelin Zağnos’tan kapıyı bir parça aralayalım.

Fazla geriye yaslanmadan, Evliya Çelebi’ye kulak vererek bu kadim şehrin küllerini aralayalım.

“Bu şehrin sakinleri arasında; âlimler, sâlihler, tüccarlar, gemiciler, balıkçılar, bağcılar, bahçıvanlar, çeşit çeşit iş ve meslek sahibi insanlar var.”

“Tatil günlerinde Kavak Meydan’ı; ciritten okçuluğa çeşit çeşit sportif faaliyetlere sahne olurdu.”

Evliya Çelebi Trabzon’u konu alan diğer seyahatnamelere bakıldığında; “Kadim Trabzon’da ne vardı? Sorusunu sormak yerine, “Kadim Trabzon’da” ne yoktur? Sorusunu sormak daha doğru olacaktır sanki.

Seyyahlar diyor ki İstanbul’da var olanlar, mutlaka Trabzon’da da vardı.

Rengârenk bir şehirdi Trabzon.

19. yüzyılın ikinci yarısında kurulan matbaalar, gazeteler, dergiler, vakıflara ait kütüphaneler, şairleri edebiyatçılarıyla çok zengin bir şehirdi Trabzon.

1912 yılında yapılan “Opera binası”, (Trabzon Opera Binası) Türkiye’nin bu alanda ilk yapılarından biriydi. 1925 yılına kadar tiyatro ve müzik salonu olarak kullanıldı. O tarihten sonra ise sinema salonu olarak kullanıldı.

Opera binasında piyano sesi eşliğinde sessiz filim oynatılan “Film bir şehirdi Trabzon.”

Ne yazık ki 1958’de bu film koptu.

Basın hayatı çok ama çok canlı olan bir şehirdi Trabzon.

Meşrutiyetten önce Trabzon Vilayet gazetesi (1869) yayın hayatına başladı. Daha sonra Saadet ve Karadeniz Gazeteleri devreye girdi.

Meşrutiyet Dönemindeyse 31 adet gazete ve dergiyle basın hayatı iyice renklenmişti.

Kurtuluş Savaşı yıllarında ise 21 adet gazete ve dergisinin yayımını devam ettiren ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında sayıyı 26’ya ulaştıran aydın ve cesur bir şehirdi Trabzon.

Ve nihayet 1919 yılında şehrin ileri gelenleri tarafından “Dangalaklar Cemiyeti” adıyla bir dernek kurulan şehirdi Trabzon.

Avukatlar, doktorlar ve gazetecilerin kuruluşunda yer aldığı bu entelektüel dernek; özeleştiri, hiciv, sosyal dokuyu rahatlatma ve birlik duygularını güçlendirme gibi amaçları olan bir yapıydı. Bu yapı türünün tek örneği olup, belki; Dünya Savaşı’nın barbarlığına, entelektüel katılığa ve erotizme protesto niteliğinde doğan “Dadaizm’e” kısmen benzetilebilir.

Bu derneğiyle; ironi, protest ve hiciv zemini üzerinden aykırı bir duruş sergileyen felsefi bilgeliğin şehriydi Trabzon.

Bu cemiyet, Trabzon’un yaşadığı Rus işgalinin ve sonrasında yaşanan muhacirliğin getirdiği ekonomik, sosyal ve manevi buhrana karşı, sivil bir karşı koyuşun adıdır. İşgalin ve muhacirliğin oluşturduğu kâbusa bir karşı çıkıştır “Dangalaklar Cemiyeti”.

Dangalak ifadesindeki derinliği, Trabzon insanının muzipliğinde ve mizah yeteneğinde aramak lazım. Trabzon muhacirlerinin acılarını unutturmak, halkın psikolojisini düzeltmek üzere örgütlenen bu dernekle bir moral şehriydi Trabzon.

Cemiyete üye olanlar bir ya da birkaç yabancı dil bilirlerdi ve üyelerden bazıları birden fazla çalgı çalarlardı. “Dangalaklar”, anlamayanlara değil anlamak istemeyenlere tepki derneği idi. Bu yapısıyla bir tepki şehriydi Trabzon.

Oradan; ergen tavırların, maganda tavırlarla buluştuğu sokağa, Uzun Sokağa geçiş yapıldı.

Oradan; Trabzonspor’a, yani neredeyse tek aktiviteli şehre geçiş yapıldı.

Oradan; tarihi arka plana sırtını çeviren şehre geçiş yapıldı.