BİR OLALIM, İRİ OLALIM, DİRİ OLALIM

BİR OLALIM, İRİ OLALIM, DİRİ OLALIM

Demokrasi; ‘’demos’’(halk), ‘’kratos’’(egemenlik) kelimelerine dayanır ve halkın egemenliği anlamına gelir. Demokrasilerde egemenliğin kayıtsız, şartsız hâkimi birey yani millettir.

Disiplin ise; toplumun yasalara ve yazılı, yazısız kurallara uyma durumu olarak tarif edilir. Askerlikte tanımı ise; kanunlara, nizamlara, amirlere mutlak itaat, astın ve üstün hukukuna riayettir.

Bu iki kavramda hayatın içinde anlamlanır ve uygulanırsa başarılı olmak mümkün olur, yoksa kaotik, içinden çıkılmaz bir ortamın oluşması kaçınılmazdır.

Siyasi Partiler açısından iki kavramı irdeleyecek olursak, parti içi demokrasinin fazla etkin olamadığı ve liderin mutlak hâkimiyetinin olduğunu sağ partilerde görmek mümkünken, çok sesliliği ve demokrasiyi yani birey hak, hukuk, adaletinin korunduğu ortamı da sol parti içerisinde görmek olasıdır.

Aslında, kitap okuma oranının Avrupa’da yüzde 20 iken bizde on binde bir olmasının da dolaylı bir sonucu olarak bireyin demokratik haklarının algılanması ve ısrarcı olunması konusunda zayıf kalındığı görülmektedir.

Nitekim sağ görüşlü bir Üniversite Rektör Yardımcısının "Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış, halktır. Cahil halkın ferasetine güveniyorum. Olayları en rahat okuyanlar ilkokul mezunları. Okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor." derken kendi konumunu bile küçümsemesi demokrasi açısından bir sarsıntıdır.

Parti içi demokrasi de üyeler seçme ve seçilme haklarını kullanırken başkaları tarafından yine farklı ve demokrasi ile bağdaşmayan metot ve girişimler olabilmektedir. İşte bu noktada demokrasi ve disiplin kavramları birbiriyle çelişebilmektedir.

Ülkemizde yaşanmışlıklardan yola çıkıldığında, özgür birey eksikliğinden kaynaklı, parti içi demokrasinin fazla olmasının disiplinsizliğe neden olduğu açık görülen bir durumdur. Sanki son bazı gelişmeler de bunun ispatı gibi. Hiç yoktan yere parti içi çekişmelerin yüksek tonda yansıması kendi üyelerini rahatsız ederken enerjisini de gereksiz yere fazladan ve faydasızca harcamasına neden olmaktadır.

Geçmişten örnek vermek gerekirse; ‘’Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’’ sloganının gereksizce tartışmaya açılması parti içinde ayrışmalara neden olmuştu. Yoldaşı veya askeri olsan ne fark eder. Kaldı ki buradaki asker ifadesi militer bir anlam ifade etmediği gibi bu sloganı atanlar da hiçbir zaman militarist ve faşist olmamışlardır.

Kaldı ki; Asker ve sol ideolojinin asli görevi ülkesini emperyalizme karşı savunmak ve ulusal var oluş mücadelesi vermektir. İki kesim de bu ülkenin samimi, çalışkan, özverili çocuklarıdır, yan yanadırlar.

Güncele gelecek olursak, birkaç milletvekilinin genel merkeze mektup yazmasını partililer samimiyetsiz ve yersiz bulmuştur...

Keza bir ilçe başkanının mektup yazan milletvekillerini kast ederek “Siyasi geleceğini göremeyen bu isimler bizim yanımızda yoklar… Genel merkezimize karşı bir savaş içindeler. Alanda zaten o vekillerden bir beklentimiz kalmadı” ifadelerini kullanması haddini fazlasıyla aşan ifadelerdir ve disiplin suçudur.

Bir milletvekilinin de, “Evet, benim olmadığım bir saha vardır, Belediye başkanlarının işine karışmam. Sahip olduğum erki kullanarak örgütü dizayn etmeye kalkmam. Belediye meclis üyesi listeleri ve aday belirleme süreçlerinde garip işlerin içine girmem.” diye ilçe başkanını hedef alması da aynı sorumsuzluktur ve disiplin suçudur.

Bu sözler aslında irdelenmelidir de. Örgütü dizayn edenler ve meclis üyelerini belirleyenler kimler?

Daha önemlisi, bu hassas dönemde, iddianame ortadayken sanki doğrularcasına söylenen sözlerin, söyleyen ismini kapatsanız, diğer partiden dersiniz.

Hacı Bektaş-ı Veli’nin “Bir olalım, iri olalım, diri olalım’’, sözünü birbirinin yol arkadaşı olan İlçe Başkanı ve Milletvekiline tavsiye edeyim.

İşte bu örnekler halen 1’inci parti olmanın sorumluluğunu taşıyan partilileri üzerken karşıt görüştekilere de malzeme vermektedir. Dolayısıyla partiye zarar vermektedir. Zarar varsa disiplin de olmalıdır.

Partinin Program, Tüzük ve Yönetmeliklerine uymayanlara disiplin cezası uygulamasından çekinilmemeli ve özellikle ‘’BEN’’ olma egosundan süratle uzaklaşılarak ‘’BİZ’’ olma duygusunun pekiştirilmesi için çaba sarf edilmelidir.