BU İŞLER OLMASIN ARTIK…

Biz inadına eğitim, inadına güzel işler olacak dedikçe yine MEB eğitim yönetici atamalarında nitelikli usulsüz atamalara devam ediyor. Özellikle de 2014 ve sonrasında mülakat adıyla yönetici atamaları eğitimde derin yaralar oluşturmuştur. Her ne kadar yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Beye güven yüksek olsa da bu yerel çeteler değişmediği sürece bu işler bir gün sendika vari yapılarca, bir gün ilçe milli eğitim müdürlerince, bir gün siyasilerce ama hep yanlı hep usulsüz atamalar yapılıp duracaktır.

Devletimiz şu ekonomik zorluklarla okullar yapmaya devam ediyor. Trabzon’umuzun Sürmene ilçesinde yapılan yeni bir okula ahde vefa örneği olarak Şehit Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk ismi verildi. Bu ilkokula müdürlük için şartları uymayan bir eğitimciyi geçici müdür olarak görevlendiren Milli Eğitim, başka bir okuldaki rehber öğretmene gerekli olan puanı mülakat maharifiyle vererek bu okula müdür olarak atanması sağladı. Şansa bak ki bu rehber öğretmen geçici müdürlük yapan kişinin eşi. Aile içerisinde sıkıntı olmaması adına eş ataması yapıldıktan sonra müdürlükten ayrıldı. Bu yeni okulumuza beklenen odur ki aymazlıkta sınır tanımayan Milli Eğitim vekaleten bu işi yürüten eğitimciyi tekrardan görevlendirecektir. Tabii hesap vereceğini düşünmeyen yöneticilerimiz tutumlarına devam ederse.

Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi usulsüzlükler konusunda Trabzon’daki örnekler de bitmiyor. Norm kadro düzenlemesinden dolayı özellikle de sınıf öğretmenleri ortahisar ilçesine gelemez oldu. Binin üzerinde sınıf öğretmenin çalıştığı Ortahisar ilçesinde hiç boşluk olmuyor mu diye araştırdık. İl dışı atamalarda ilçe emri uygulamasının yanında, yine mülakat maharifiyle puan verilen sınıf öğretmeni idareci adaylarını Ortahisar’da müdür yardımcılıklarına atandığı, bazı atanan sınıf öğretmeni idarecilerin bir ay sonrasında “ben bu işi yapamıyorum” diyerek görevden istifa ettiğini gördük. Mevzuatta “görevinden ayrılan idareci zamana bakılmaksızın bulunduğu ilçede boş bir norma atanabiliyor” maddesinin devreye girdiğine şahit olduk. Aksilik ya istifa eden müdür yardımcısı Ortahisar ilçesinde boşalan sınıf öğretmenliği normuna yerleştiriliyor. Herşey mevzuata uygun olsa da vicdanlara uymamakta insan hakkı yenmektedir. Şuan ki sistemde on beş yirmi yılda geleceğin bir okula bir iki yıl gibi kısa bir zamanda gelmiş oluyorsun. Boşalan yerede hatırı olan bir eğitimci torpille görevlendiriliyor. Bir taşla iki kuş misali bir kadroyla insan hakkı yiyerek iki torpillinin ihtiyacını giderilmiş olunuyor.

Eğitimin son yıllarda tamamen kaosa itilmesini sağlayan uygulamaların mimarları da bir üniversiteye rektör olarak atanıyor. Ne yazıktır ki hangi işi nasıl yaptığından ziyade kendini yukarılara nasıl pazarladığın dönemlerin biteceği günleri bekleyip durmaktayız. Devlet bu çete vari yapıları bilmekte olup neden ve niçin müdahale etmediğini anlamamaktayız. Mevzuatlar ve kanunlarda açıklar gedikler olabilir, bu açıklardan insanların faydalanmasını yapılacak uygulamalarla engel olmalıyız. Mevcut idareciler vicdanen yaptıkları işin arkasında durabilmelidir. En son Trabzon’da yapılan yönetici atamlarının listesini Milli Eğitim Müdürlüğü bırakın yayınlamayı, sivil toplum örgütlerinin liste talebini “özel hayat ilkesine” dayandırarak vermemiştir.

Milletimizin gelecekte istenilen seviyelere ulaşması, Dünya’daki on büyük ülke arasında olabilmesi iyi bir eğitimle olabilecektir. Eğitimde ocu bucu demeden hak edenin hak ettiği yerde olduğu liyakat ve adaletin tam olarak uygulandığı ortamları oluşturmak zorundayız. Halen geçmişten dersler almayıp haksızlık örnekleri devam edecekse biz bunları takip edip düzelttiremesekte tarihe not düşmesini sağlayacaz...