ÇADIRDAN CUMHURİYET TAKINA-1

Türk milleti asırlarca bekledi cevherinde var olan özgürlüğe kavuşmak için. Aslında Orta Asya coğrafyasındayken kadını yönetime katması, boy beylerini toplayıp onlarla sevinci, kederi ve hedefi paylaşması sonunda varılacak menzilin işaretlerini taşıyordu.

Sonrasında kurulan Selçuklu ve Osmanlı imparatorlukları da aslında koşulan hürriyet yolunun kilometre taşlarıydı. Yani Cumhuriyete giden rayın güzergâhlarıydılar.

Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında çekilen birçok acının sonucunda kurulmuştur. Dolayısıyla da kurulması kolay olmamıştır.

Bütün geçilen yolların, yapılan fedakârlıkların bilincinde olmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet yaşamasını sağlamak ise hepimizin görevidir.

Atatürk de Türk milletine en uygun yönetim şeklinin cumhuriyet olduğunu değişik sözlerinde ifade etmiştir.

Atatürk’ün cumhuriyet konusundaki görüşlerine geçmeden önce “cumhuriyet” kavramının ne demek olduğuna kısaca değinmekte yarar vardır.

Cumhuriyet Kavramı
Cumhuriyet kelimesini kavram olarak ele aldığımızda çok değişik açıklamaları verilmektedir. Ancak, cumhuriyet kelimesi dilimize Arapça “cumhur” kelimesinden gelmektedir. Dolayısıyla Arapça’da “cumhur” kelimesi halk, ahali, büyük kalabalık anlamına gelir; toplu bir halde bulunan kavim yahut millet demektir.

Cumhuriyet tanımlamaları şöyle sıralanabilir:

Osmanlıca-Türkçe Sözlük’te cumhuriyet; seçilmiş bir başkanın başında bulunduğu devlet idaresidir.

Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde cumhuriyet, ulusun egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığı ile kullandığı devlet şeklidir.

Meydan Larrousse’de cumhuriyet, halkın hâkimiyeti doğrudan doğruya veya seçtiği temsilciler aracılığıyla kullandığı devlet şeklidir.

Türk Ansiklopedisi’nde ise, cumhuriyet, kamunun ortak yararı ve yönetimi anlamına gelen, seçimli ve lâik bir yönetim biçimidir.

Bütün bu tanımlardan cumhuriyetin halk yönetimi demek olduğu anlaşılmaktadır. Burada halk kendini yönetecek kişileri kendi seçmekte, kendi denetlemekte, her türlü yetkinin ve işlemin kaynağı halk olmakta, halkın üstünde hiçbir otorite bulunmamaktadır.

Dolayısıyla, halkın seçtiği yöneticiler ancak halkın temsilcileri olarak iş yapabilirler, eğer halkın seçtiği yöneticiler kendi isteklerini zorla kabul ettirmeğe kalkışırlarsa o zaman cumhuriyet yönetiminden söz etmek mümkün olmaz.

Burada önemli bir nokta vardır ki o da cumhuriyet kavramının halk egemenliği ile içice olmasıdır.

Cumhuriyet kavramında dayanak noktası olarak alınan halk egemenliği çoğunluğun baskı yönetimi biçiminde düşünülmemelidir.