CHP’DE İSTİFALAR

Prof. Dr. Sunay Kili’nin, “Cumhuriyet Halk Partisinde Gelişmeler” kitabı, yazıldığı ve kapsadığı dönem itibariyle CHP tarihindeki gelişmeleri en iyi anlatan kitaplardan biridir. Kitapta, CHP tarihinin başlangıç adımların atıldığı ilk günlerden bugüne parti içerisindeki rekabetin, ekiplerin çatışmaları ve “ben daha iyi yönetirim çatışmalarının” hiç bitmediğini anlıyoruz. 

Kurucu meclislerde başlayan tartışmalar, Adnan Menderes’in CHP’den ayrılması, 1972 yılında İsmet İnönü’nün Bülent Ecevit karşısında kurultayda kaybetmesiyle partisinden istifa etmesi, İsmet Paşa’yı istifa ettiren Bülent Ecevit’in CHP’den istifa ederek yoluna DSP ile devam etmesi, İsmail Cem’in parti girişimin sönük kalması, SHP’nin CHP’ye katılması ve diğer tartışmalar CHP tarihi içerisinde vardır. 

Daha ötesi SHP’nin CHP’ye katılmasının kararı hâlâ değerlendirilir. SHP’nin yaşamını sürdürmesi ve CHP’nin bir düşünce kuruluşu olarak Türkiye’ye katkı sağlaması, fikir üretmesi, dünya üzerinde lobi yapması entelektüel özel ortamlarda tartışılır.   

CHP’nin 100 yıla yaklaşan ömründeki değişimler elbette toplumdaki değişimlerden, siyasal parti kanunlarından, askeri darbelerden, anayasalardan, Kürt sorunundan etkilenmiştir. 

CHP’den koparak siyasi başarı yakalayan tek kişi Menderes’tir. Onun ayrılışı özel bir konjonktürün ürünü olup bu dalga hâlâ başka isimlerle devam etmektedir. Ecevit’in Karaoğlan esas başarısı da DSP içerisinde değil, CHP içerisindedir. 

CHP’nin dünden bugüne içerisinde barındırdığı sosyal demokratlar, ulusalcılar, özgürlükçüler, yenilikçiler gibi toplulukların inanış ve modelleri, Türkiye kalkınması yönünde alınacak kararlarda ve politika oluşturmada elbette farklılıklar göstermektedir. 

CHP içerisinde var olan bu farklı düşünce toplulukları kimine göre çok sesliliğin bir parçası kimine göre kaosun bir parçasıdır. Bana göre yönetilebildiği sürece farklılık gelişmenin ve demokrasinin olmazsa olmazıdır.

CHP seçmeninin itaatkâr olmayan yapısal karakteri çok sesliliğin ve tartışmaların en doğal parçası olarak hazmedilirken, ayrılırken rakiplerinin kullandığı ifadelerin benzerlerini kullanan kişileri çok seslilik olarak görmez ve notunu çok sert alır. 

En bariz şekilde sosyal demokratlar ve ulusalcılar bazı konularda birbirinden farklı düşünürken, rakibin(lerin) onların tartışmasına girmesine ve buradan fırsat oluşturmasına hem müsaade etmez hem hoşlanmaz. Yani içinde sesli tartışsa da dışarıya puan vermek istemez. Tam bu noktada, CHP seçmeni, istifa eden kişilerin söylem ve eleştirilerinin, rakibin söylemleri ile paralellik göstermesini çok sert not alır ve unutmaz.

Türkiye’de HAS Parti Genel Başkanlığı döneminde Numan Kurtulmuş ve DP Genel Başkanlığı döneminde Süleyman Soylu’nun söyledikleri sözler AK Parti seçmenleri nezdinde kabul görürken, CHP seçmeni bunları unutulmayacak şekilde saklar ve yüksek sesle konuşur ve elestirir. En bariz yakın örneklerinden birisi Parti Meclisi (PM) seçiminde Mehmet Bekaroğlu’nun PM’ye girişi ancak bilim kurulundaki özel kotasından olmuştur. Muharrem İnce yaptığı eleştiri ile kapılarını tamamen kapatmaya oynamıştır.

Muharrem İnce söylemim farklı olacak, söyleme şeklim farklı olacak, idare etme şeklim farklı olacak diyerek çekilseydi daha prestijli ve anlamlı bir istifaya sahip olabilirdi. Bunun yerine kendisine oldukça değerli unvanlar veren CHP’den koparken rakiplerine el verilmesini, CHP seçmeni ve kendine yakınlık gösterecek kişiler hafızasında tutacaktır. 

İnce elindeki değer ve fırsatları hırsları ile yıktı. Yalova seçimlerinde sandalye üzerindeki fotoğrafının değer ve itibarini yine kişisel hırsları ile silme becerisini göstermiş, hatta Yalova’da farklı parti içi sıkıntıların oluşmasına zemin hazırlamıştır. 
Siyasette dönemin ruhuna ve ibrenin göstergesine inanmak lazım, Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde anketlerden İnce’nin adı çıkarken CHP’liler Genel Merkeze bir taraftan onun için basınç uyguluyordu; bu dönemin ruhunda ise, ibre Ekrem İmamoğlu’nu işaret ediyor. 

Siyasette dönemin ruhunu görerek kabul etmek gerekiyor. İnce, milletin gösterdiği ibre üzerinden bu tabloya ‘ağabey’ olarak katkı yapacakken hırsı nedeniyle haklı kartlarını kaybetti. 

İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin istifası üzerinde söylenecek tek cümle, CHP’nin uyguladığı bazı seçme ve değerlendirmelerin daha ciddiyetle ve farklı analizlerle yapılması gerektiğini net olarak göstermektedir. 

Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy ve Yalova Milletvekili Özcan Özel ise İnce’nin talimatını bekleyerek yol aldılar. 

Siyasetten mücadele var ancak hırsla alınacak yol genelde yanlış kararlar doğmasına yol açmaktadır.