Fatih Hoca'nın "spontane oyun ile maç kazanabilirsiniz, ama bunda süreklilik olmaz" cümlesi ile başlayalım. Ne demektir bu? Benim çizdiğim bir oyun var. Hatalar olsa da riskler taşısa da, bu oyunda ısrar edeceğim demektir.
Neyi çizmiştir Fatih Tekke? Topu oyuna sokarken gelişigüzel vurmak yerine, pas yaparak devam etmeyi planlamıştır. Bu plan, rakibin çok oyuncu ile ön alanda yaptığı baskı ile sorunlar çıkarmış olsa da, hoca planında ısrar etmiştir. Bu ısrar, tribünde karşılık olarak zaman zaman homurdanma yaratmıştır ama, Fatih Hoca planına sadık kalmıştır.
Planın aksamasında ana sebep Lunstram ve Ozan'ın top ile dönüşlerde baskı yemeleri olsa da, oyun planına sadık kalmak üstün gelmiştir. Ara ara öne uzun toplarla çıkma seçeneği de devreye girince, Göztepe'nin tüm tuzakları devre dışı kalmıştır.
Oyun planına ayağa uzun top oynama opsiyonunu ekleyen Trabzonspor'un sazı eline alıp çalmaya başlaması 10. Dakikadan sonra start almıştır. Topun dolaşma hızı çok yüksek olmamakla beraber, topa daha fazla sahip olup, oyunu rakip ceza sahası etrafında ve içinde oynamak kaçınılmaz hal almıştır.
İlk devrenin geneline baktığımızda, hücum organizasyonlarının başlangıcında Ozan ön plana çıkarken, pozisyon üretme diliminde Nwakame, Zubkov ve Mustafa başrolde olmuştur.
Baskın ve iştahlı oyunun meyvesi kaçırılan 4 net gol pozisyonudur. İlk devrenin özeti şu soruyu akıllara getirmiştir; Finaldeki rakip bu pozisyonları yakalasa devreye 4- 0 önde girer miydi? Kesinlikle evet.
Kaçan penaltıdan sonra dahi tribündeki 30 bin kişiden hiç kimsede bu maçı alamayacağız korkusunun oluştuğunu düşünmüyorum. "Ben buradayım" diye bağıran bu oyundan skor karşılığı alamama durumu olmadığı çok net ortada iken, kaçırılan penaltıdan sonra dahi tedirginlik oluşmaması, saha içinde işlerin yolunda gittiğinin göstergesidir.
Çizili oyuna devam eden Trabzonspor, hanesine yazdırdığı 2 golün dışında 3-4-5 leri yakalayacak imkanları bulmasına ragmen skoru daha farklı hale getirememiştir. 2 gol, 8 net pozisyon, kaçan penaltı, kalende pozisyon vermeden oynayabiliyorsan bunun adı "Şam'da kayısı"dır.
Takımın geneline baktığımızda katkı vermeden oynayan tek bir futbolcu söyleyemezken. Pedro ve Sikan'ın ortalama üstü oyununları dahi bize saha içinde vasat gibi görülmüştür. Atılan 2 gölün bir kaç katı kadarda pozisyonları değerlendirmesinin bitiricilik konusundaki başarısızlığa göstergedir.
Gollerde özellikle Nwakame bireysel olarak öne çıkmış olsa da, takım gereğini yapmıştır. Savunma bloğundan orta alana, kanat oyunculardan süre bulan her oyuncuya kadar görevler tamamlanmıştır.
Hocanın bahsettiği "çizili oyun"un süresi,geçmiş maçlardan daha uzun devam etmiştir.
Sonuç olarak, hoca bu oyunda ısrar edeceğini bir kere daha açık açık dile getirmiştir. Söylemlerin saha içi uygulamasında genel olarak başarı sağlanmıştır.
Hedef odaklı böyle maçları oynamak zordur. Ama Trabzonspor, "finalin adı benim" diye haykıracak kadar bu maçı ve finali isteyerek almıştır.
Sonuç olarak,
Adanademirspor maçındaki kötü ötesi oyundan sonra, ellerini ovalayanların hayal kırıklıkları tahminlerden büyüktür. Trabzonspor finalin adı ve kupanın rakip kadar favorisidir
Demem odurki, Fatih Tekke'nın oyun çizerken kullandığı "asetatlı kalemdir" ve silinmez.
Tavsiyem "ÇİZİLİ OYUNU OKUMAYI" deneyin. Silginize yazık olmasın.
Kalın sağlıcakla...