DİYANETİN FAİZ İLE İMTİHANI

Birkaç gündür gündemimizdeki tartışma Diyanet’in fetvası. Bilindiği gibi TOKİ’nin aylık 0,49’luk faizle 100 bin ev satması hakkında Diyanet’e bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı’ndan “Sosyal konut projesinden yararlanmak caizdir” fetvası geldi. Günümüzde sözü geçen büyük bir Cemaati’nde bu fetvayı onaylayan beyanı büyük bir tartışma ortamının oluşmasına neden oldu.

Konuya geniş bir açıdan bakacak olursak, mütedeyyin inançlı kesimin önemli bir kısmının mevcut finansal sistem içinde sıkıntılarının olduğu bir gerçek. İslam’ın temel kurallarından birinin faizin haram olduğu gerçeği herkesçe malum. Geçmişteki faiz uygulamasını bu günkü finans sisteminde uygulanan faizle birebir eşleştirip yasak olduğunu söyleyenler ile bugünkü uygulamanın tamamen farklı özellikler içerdiğini ve faiz sayılamayacağını söyleyenler arasındaki tartışma uzun bir süredir devam ediyor. Fakat bu tartışma elindeki parayı değerlendirmek isteyen, en azından değer kaybetmesinin önüne geçmeye çalışan ve faiz konusunda hassasiyeti olan kesimin sorunlarını çözemiyor ve yakın zamanda da çözebilecek gibi görünmüyor. Sanıyorum konu üzerindeki anlaşmazlık bir sonuca ulaşamadan sürüp gidecek ve insanlar hangi tarafın söylemini mantıklı bulup inanırlarsa o şekilde davranmaya devam edecekler.

Diyanet’in neden olduğu tartışmanın en önemli noktası TOKİ’nin uygulamasının faiz kapsamında olup olmadığı, dinen caiz olup olmadığı değildir.  Önemli olan, İslam dininin çok önem verdiği bir konu hakkında karar verirken Fetva makamının kuruma göre davrandığı şüphesidir. TOKİ’nin 0,49 faizle yapacağı ev satışını aynı faiz oranı ve uygulama ile başka bir banka veya herhangi bir müteahhit yapsa aynı fetvanın verilip verilemeyeceğidir. Mesela yarın A bankası aynı şartlarda ev satıyorum dese Diyanet aynı fetvayı verip 0,49 faiz caizdir der mi? Hiç sanmıyorum. Göründüğü kadarıyla ve en basit tabirle dini değerlerin bazı sosyal ve siyasal bağlantılara alet edildiği bir olguyu yaşıyoruz. Akit anında şart koşulan herhangi bir sabit orandaki fazlalığın oran ne olursa olsun aynı kapsamda değerlendirilmesi gerekir. Senin adamın veya bankan yapıyorsa haram bizimkiler yapıyorsa helaldir anlayışı ruhbanlığı bile aşan bir anlayıştır. Bu mantıkla her dini kuralı çıkarlarımıza ve siyasi ilişkilerimize göre yeniden yorumlayıp düzenlememiz mümkün. Biraz ironi yapacak olursak; örneğin TOKİ 0,49 gibi makul bir faiz ile caiz olarak Millete ev satarken yine makul bir oranda Millete yalan konuşursa caiz olur mu? Aynı mantıkla bakacak olursak TOKİ’nin yapacağı işlerde kabul edilebilir makul bir yüzde ile ihaleye fesat karıştırmak caiz olabilir mi? Bu mantıkla neden olmasın?

Maalesef bu gibi fetvalarla Diyanet prestij kaybetmektedir. Öncelikle kullandığınız dile ve terminolojiye dikkat edeceksiniz. Din otoritesi olarak yapılan uygulamanın hem teoride hem de pratikte İslam’da yasaklanan faizden farklı olduğunu düşünüyor ve caiz olarak değerlendiriyorsanız söz konusu uygulamayı tanımlarken faiz demeyeceksiniz, farklı ve akılcı bir terminoloji kullanacaksınız. Yok, eğer bu uygulama faiz tanımına uyuyorsa haddinizi bileceksiniz, İslam’daki hüküm ne ise onu söyleyip tercihi insanlara bırakacaksınız.

Aksi halde içinden çıkılamayacak sorunları siz yaratmış olursunuz. Son yıllarda tarikat, cemaat ve diyanetteki etkili kişi ve çevrelerin verdiği amatörce ve ruhbanlık kokan fetva ve görüşleri gösteriyor ki İslam’da değil ama Müslüman olarak bu kişilerde büyük bir revizyona ihtiyaç var.