DÜDÜKLÜ SİYASET

Ben geçmiş tecrübelere her zaman kulak veren bir anlayışı öncellerim. Bugünü ve yarını sağlam yaşamak isteyen herkesin de geçmişin hafıza inşa edici deneyimlerine kulak vermesini elzem görürüm.

Çok danıştığım eski bir siyasî büyüğüm “düdüklü siyaseti” anlattı bana. Bir geçmiş partinin önemli kademelerinde görev almış bu güzide insan, iktidar oldukları dönemde yaşadıklarından “inciler” diyebileceğim yaşanmışlık anekdotları aktardı.

Akçaabat'ta bir köyün aşağı ve yukarı mahallelerinin talebi üzerine iki mahallenin kavuşturulması gereken bir yolu için dozer isterler. Dozeri isterlerken bir değil iki dozerin aynı anda mahalleye gelmesinin elzemiyetine vurgu yaparlar. Bu isteğin nedeni; yol aşağıdaki mahalleden başlarsa yukarıdaki mahalle yolun bir yerde durmasından çekinceleri olduğunu bildirmesi; aşağıdaki mahallenin de aynı minvalde düşünmesi iki dozerin aynı anda köye gelmesini gerekli kıldı.

Saçma talepler dizisi olsa da o zamanın siyasi iktidarı ve onun yetkili eli bu büyüğüm, bu arzuyu makul karşılar. Dozerin kıt olduğu bir zaman diliminde olunmasına rağmen iki dozeri aynı anda köye gönderir. Dozerin biri yukarıdan diğeri aşağıdan başlayacak. Tesadüf bu ya dozercinin yukarıda görevlendirileni “Bugün pazar, Trabzonspor ile Fenerbahçe maçı var. Ben bugün işe başlayamam.” demiş. Köyün muhtarı hemen ilgili siyasîyi aramış. “Dozerci böyle diyor biz ne yapalım.” demiş.

Bu kadar basit bir konuyu dahi çözemeyen, bu meseleyi de siyasilerden çözmesini isteyen muhtara “Bugün işin yapılması mümkün değil ise işi başlatma. Sen şehre in, Semerciler'den iyi sesi çıkan bir düdük al. Ben yarın gelirim, bir tepeye çıkarım, iki dozerin aynı anda işe başlamasını düdük çalarak sağlarım.” cevabını vermiş.

Muhtar şaşırmış. “Gerçek mi söylüyorsun?” deyince muhtara “Yok zurna!” deyip telefonu kapatmış.

Vallahi “Yunus” sabrı ile siyaset yapmak buna denir. Çünkü saçma sapan istek ve arzulara belli noktaya kadar böylesine tahammülle bakmak herkesin başaracağı iş değil.

Bugünün siyasî aktörleri buna ne der bilmiyorum ama bildiğim bir şey var. O da seçmeni memnun etmek için isteklerin içeriğine bakmaksızın herkesi istek kapısından memnun göndermenin önem arz ettiğidir.