DÜNYANIN SONU DEĞİLMİŞ!

İşte bitti, o çok konuşulan, uğruna milyarlar harcanan, zaman zaman kalplerin kırıldığı, zaman zaman millet adına milletin unutulduğu, saklandığı gizlendiği zannedilen hataların suçların ortaya döküldüğü seçimler bitti. Gelecekte bu günler nasıl hatırlanacak şimdiden tam olarak bilmek mümkün değil belki ama gerçek olan şu ki; toplum olarak bizler bir birlerimizi çok ama çok yorduk. Siyasi taraf ya da karşı taraf olmaktan, tarafını gözü kapalı sahiplenmekten ve de “Arkadan çekiştiren ve kusur arayan herkese yazıklar olsun”(Hümeze/1) ilahi emrine aykırı hareket etmekten toplum olarak neredeyse “cinnet hali” yaşadık.

Seçim bitti ama bu günden itibaren seçimin kazanan ya da kaybedenlerinin çıkaracakları olumsuz seslere kulaklarımızı kapatarak, birbirimize sevgi duyamıyorsak bile saygı duyarak, medeni insan olmanın erdemliliği ile bundan sonraki hayatımızı mutluluk ve refah üzerine programlamalıyız. Kimsenin kaybedeninin ağlayıcısı, kazananının fedaisi olmadan kendimizi de güncelleyerek, birey olmanın sorumluluğu, Allah’a kul olmanın şerefiyle bize ihsan edilen ömrü başkaları için değil; vatanımız, milletimiz ve ailemiz ile kendimiz için yaşamaya karar vererek bundan sonraki ömrümüzü anlamlandırmalıyız.

Dün birbirleri için söylediklerinden bu gün üzülenlerin sayısının çok olması gelecek için yine de ümitvar olmamızın en anlamlı sebebidir. Her şeyin siyasileştirildiği, bütün değerlerimizin temsil edilme güzelliğinin paylaşılmasına ihtiyaç duyulmadığı anlamsız ve de bereketsiz bir hayatı satın almaya çalışıyoruz. Bundan süratle vazgeçerek, sosyal ilişkilerin güzelliği, komşuluk muhabbetlerinin hasreti, güzel söz söylemenin erdemi ve bir birlerimiz için her daim hüsn’i” zan” içinde bulunmanın inançlı insan olma vasfının centilmenliği ile gerçek hayata yeniden dönmeliyiz.

Kökleri topraktan koparılmış ağaçlar belli bir süre yeşilliklerini korur ancak kısa zamanda da kururlar. Tıpkı bunun gibi; ilişkilerimizi sadece siyasi tercih birlikteliklerimize göre şekillendirirsek, bir müddet sonra koskoca toplum içerisinde yalnız ve mutsuz kalırız. Buna asla razı olmamalıyız! Bilmeli ve unutmamalıyız ki; nelere sahip olmak istiyorsak, karşımızdakilerde ayni şeylere sahip olmak hakkına sahiptir. Kendimiz için istediğimizi, başkaları için istemezsek, çekişme, kargaşa, tartışma, siyasi nefret bundan kaynaklanır. Dinimiz bu tür bağnazlıklara asla müsaade etmez.

Seçim sürecinde herkes eteğindeki taşları yere dökerek birbirine fırlatmaya çalıştı. Ne bu taşların isabet ettiği insanlar, nede bu taşları isabet ettirdiğini zannedenler bu gün gelinen noktada haklılıkları üzerinden hayat yaşamaya çalışmamalıdırlar. Herkesin kaybettiğini zannettiği durumlarda da, kazanan yüce Türk milleti olmuştur, bunu unutmamalıyız.

İçerisine sürüklenmek istediğimiz bunalım ortamından bir kere daha millet olarak çıkmayı başardık. Bu satırların yazıldığı Pazar günü güzel bir güneşli hava vardı. Bir gün öncesinde birbirlerini tercihlerinden dolayı görmeye bile tahammül edemeyen insanlar, kardeşçe sandıklara gidip, hiçbir problem yaşamadan oylarını kullandılar. Bir demokrasi bayramı içerisinde geçen bu kardeşliğimizin anlamı büyüktür. Bunu sadece seçim gününe değil de, bütün hayatımıza yaymalıyız. O zaman işte gerçek medeni insan olmanın tadını çıkarırız. Bundan sonra buna çok ihtiyacımız olacak ve bu güzellikleri yaşamaya da hakkımız vardır.

Seçim sonuçlarının hepimize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, gelecekteki yaşayacağımız güzel günlerin hayaliyle sizleri selamlıyorum ve diyorum ki, demek ki; seçim sonuçları dünyanın sonu değilmiş!