SPOR

Spor yazarları Antalyaspor - Trabzonspor maçını yorumladı

Gökmen Özağcı | TREN KAÇIYOR BEYLER Geçen hafta Erzurumspor karşısında kaybedilen 2 puanın telafisi niteliğindeydi Antalyaspor karşılaşması. Son haftalarda aldığı başarılı sonuçlarla Trabzonspor’un 2 puan önünde yer alan Akdeniz ekibi karşısında kolay bir maçın ceyran etmeyeceği zaten belliydi. Nitekim de öyle oldu. İlk dakikalardan itibaren oyunu rakip alana yıkmayı başaramayan Trabzonspor’da bu da yetmezmiş gibi futbolcuların gereksiz yere panik yapması, ev sahibi ekibin ekmeğine yağ sürdü. Ne zaman Bordo-Mavili ekip kalesinde golü gördü o zaman işin rengi değişti. Demek ki Trabzonsporlu oyuncuları uykusundan yenilecek bir gol uyandıracaktı. Onazi liderliğinde orta alan hakimiyetini eline geçiren Trabzonspor’da Rodallega, Burak Yılmaz ve Yusuf Yazıcı’nın pas trafiği Antalyaspor’un adeta başını döndürdü desek yeridir. Bu baskı Trabzonspor’a aradığı golü bulmasını sağladı. Bende en büyük hayal kırıklığı Olcay Şahan ve Sosa yarattı. İki oyuncu sahada silik bir görüntü sergilemesi Bordo- Mavili takım için en büyük handikaptı. Olcay kendisine verilen şansı iyi değerlendiremediği gibi Sosa’da gözle görülür düşüşün Trabzonspor’a nelere mal olduğunu söylemimize gerek yok. Tıpkı Erzurum maçında olduğu gibi. YAZI DEVAM EDİYOR >>

Zeki Yavru’ya da bir parantez açmamız gerekiyor. Şans kapıyı çalınca sözü Zeki için dün akşam yerini bulmuştur. Pereira’nın ısınırken sakatlanmasının ardından uzun bir aradan sonra ilk kez forma giyen Zeki hep basit oynamayı tercih etti. Belli ki hata yapma korkusu üzerinde tedirgin bir hava yaratmıştı. O nedenle sorumluluk almaktan kaçındı ama yine de sırıtmadı. İyi niyetli mücadelesini yaptı. Yeterli mi o da tartışılır ama kendi öz değerimize sahip çıkmamız gerektiğinin altını bir kez daha buradan çizmek istiyorum. Trabzonspor’da maçın adamı bana göre Onazi olmuştur. Nijeryalı oyuncu üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Verilen görevi yerine getirdi. Ünal Karaman’ın oyuncu değişimi konusunda çok geç kalmasına da bir anlam veremiyorum. Deneyimli teknik adam yorulan ve sahada yokları oynayan oyuncuları tespitte herhalde sıkıntı yaşıyor ki gerekli hamleyi yapamıyor. Sonuçta Trabzonspor ‘un kayıp hanesine 2 puan daha eklendi. Ligde zirve treni kaybedilen her puanla kaçıyor. Bari elimizde avcumuzda Avrupa tren bileti kalsın. Ona sahip çıkalım. En azından yıllardır bu beklenti içinde olanlara gereken güzelliği yapınız. Fakat bu futbolla olmaz. Benden söylemesi.

Hüsnü Özkara | KANATLAR ÇALIŞMAZSA Futbol enteresan oyun. Futbolun dünü yok, bugünü var. Eğer siz takım olarak, dünde kalmış, bir önceki müsabakanın olumlu ve olumsuzluklardan etkilenip, oynayacağınız karşılaşmaya bu düşünceyle çıkarsanız bir şeyler eksik kalmış olur. Antalyaspor müsabakasına bu düşüncelerle çıkan Trabzonspor karşısında tempolu ve baskılı oynayan bir rakip buldu. Bu karşılaşmada şunu gördüm ki Bordo-Mavili takımın stoperlerinin pozisyon bilgileri eksik. İlk 15 dakikada iki bekin arkasına dikine atılan toplara hamle yapamayıp, rakibi pozisyona soktular ve önlerinde oynayan oyunculara baskı yapmadılar, rahat oynattılar. Rakibe oynayacak alan ve zaman bırakırsanız rakip de oynar. Yediğimiz golden sonra geç de olsa toparlanıp oyuna ağırlığımızı koymaya çalıştık. Kanat varyasyonlarını maalesef yapamayıp Burak ve Rodallega’ya gerekli pasları atamadık. Buna rağmen Burak-Rodallega ikilisinin girdiği pozisyonlar var bunları da değerlendirebilirdik. Orta saha dünyanın her yerinde takımlarının beynidir. YAZI DEVAM EDİYOR >>

Oyunun ritmini, temposunu, pas yönünü ayarlayarak, maçların kazanılıp veya kaybedileceğini belirlerler. Rakip topu alınca siz takım halinde topun gerisinde olmazsanız, dönen topları almayıp rakibin oynamasına izin verirseniz, hangi sistemle oynarsanız oynayın orta saha hakimiyetini rakibe verirsiniz. Kanat varyasyonlarını yapıp beklerle ve kanatlarla orta atmazsanız. O zaman çift santrafor oynamanın bir anlamı kalmaz. Yusuf Yazıcı ve Abdülkadir Ömür alt yapıdan yetişen Trabzonspor’umuzun geleceği dediğimiz iki önemli oyuncu. Bu oyuncuları birlikte oynatacak oyun sistemini bulmamız gerektiğini düşünüyorum. Geçiş sürecinde olan takımımızın bu süreçte işinin zor olduğunu da biliyorum. Bir takımın performansı genellikle sakatlanma, daha iyi bir takım oyunu oynama yada yeni becerilerin öğrenilmesi gibi motivasyon dışı faktörlere dayanır. Bordo-Mavili ekibin biran önce Galatasaray ve Kasımpaşa ile oynanan karşılaşmalardaki gibi Trabzon ruhunu yakalaması gerekiyor.

Selim Şener | BİZ Mİ ÜZÜLDÜK ANTALYASPOR MU? Antalyaspor maçına gelinceye kadar hepimiz öylesine yüksekten uçtuk ki yönetim kurulu da bizlere katılınca Erzurumspor maçıyla yere düştük. O kadar acı çektik ki halbuki alçaktan uçup ta düşseydik bu kadar acı çekmeyecektik. Antalyaspor maçı başlamadan hepimizin düşüncesinde yaralarımızın sarılması vardı. Derken Antalyaspor maçı başladı. Belirtmek isterim ki Trabzonspor bu maçta ileriyi, huzuru ve fikstür avantajını yakalama adına bu maçı her ne olursa olsun aşmalıdır. Her takımın sorunu mutlaka vardır. Lakin Trabzonspor şuan tarihinde karşılaşmayacağı sorunlarla karşı karşıyadır. İlk tehlikeli pozisyonu da kalesinde gören Trabzonspor için hiçte kolay bir maç olmayacağı ve de oynamadan yeneriz mantığının geçerli olmayacağı bir maçtı. Antalya’nın atakları çoğalınca ister istemez oyunu kendi sahasında karşılamak zorunda kalan Trabzonspor’un genel görünümüne bakıldığında ileriki dakikalar için hiçte umutlu sinyaller vermiyordu. Sahanın her bölümünde ofansif futbolu tercih eden Antalyaspor golü de bularak kendi adına yakışan sinyal vermekte zorlanmadı. YAZI DEVAM EDİYOR >>

Trabzonspor golü bulduktan sonra ise birazcık olsun iğne üzerinde yürümekten kurtulsa da yine de zor maç. Kazanmak için yerinde fazla paslarla, rakibine alan bırakmadan, üst seviye ikili mücadele şarttır ki Trabzonspor henüz o ivmeyi yakalamadı. İlk devre ikinci devre için birçok soru işaretini sahaya bırakınca iyi oynayamadık, üstün olduğumuz dakikalar olmayınca hatırlanması dahi olmuyor. Hepimiz Trabzonspor’un düzene girmesini istiyoruz, lakin bir gerçek var ki bütün çabayı da, iyi olan şeylerin de yapılmasını başkalarından bekliyoruz. Onun için Kara Mustafa haklı. Söylediği bu söz Trabzonspor için birebir örtüşen bence en güzel sözdür. Sahada oynayan bir Trabzonspor’u eleştirmek en kolay iştir. Bu madalyonun ön yüzü, oysa arka yüzüne bakıldığında hepimiz bilmeliyiz ki kırılganlığın en üst seviyede yaşandığı takımda Trabzonspor’dur. Gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz. Özdeki gerçekte şudur ki bir anda dağılmaya en müsait takımda Trabzonspor’dur. Nedeni ekonomidir. O kadar ağır ki tıpkı pazar ekonomisi gibi yansımalarını hep beraber yakın zamanda şahit olacağız. Trabzonspor hakkında herkes pek çok çözüm önerebiliyorsa demek ki çözümsüzlük içerisindeyiz. Son dakikalardaki çabamızda yetmedi, adı futbol bu dakikalarda golde bulabilirdik. O da olmadı. Biz mi üzüldük Antalya’mı üzüldü anlayamadım. Burak Yılmaz’ın oyunda bu kadar da kalmasına anlam veremedim.

Ha sonuç galibiyet olsaydı bunu yazacak mıydım? Evet yazardım. Olcay’ın takıma en azından hırs katacağını düşünüyordum. Dün akşamın talihsizliği bence Pereira oldu. Takımın formda oyuncusu maç öncesi rahatsızlanmış. Doğal olarak yerine Zeki Yavru forma giydi. Ama uzun süredir maç eksiği olan ve üzerinde taraftar baskısı bulunan Zeki, sanki hayatında ilk kez maça çıkıyor gibiydi. Stresli, tedirgin ne derseniz deyin. ‘Hata yaparsam yanarım’ görüntüsü verdi. Doğal olarak Antalyaspor’da bunu gördü. İlk dakikalarda hep Zeki’nin üzerinden Trabzon kalesine geldiler. Başarılı da oldular. Rakip ilk yarıda ayağa pas yaparak, Trabzonspor hücum oyuncularını kilitlerken daha fazla üretken oldu. Pozisyon da buldular gol de. Sonra geriye yaslanınca Trabzonspor biraz kendine geldi. Bordo-Mavili takım ilk yarıda skoru lehine de çevirebilirdi. Ama kanatlar istenilen gibi çalışmayınca hücumda üretkenlik sağlanamadı. Sosa çok savruk oynadı. Maçın kırılma anı 22.dakikada Rodallega’nın direkten dönen şutu oldu. Kolombiyalı yine şanssızdı. O şut gol olsa maçın rengi değişirdi diye düşünüyorum. Onazi ise kazandığı topları daha iyi kullanabilse keşke. Burak Yılmaz da bu saatten sonra ofsayt çalışacak değil. Huylu huyundan vazgeçmiyor. Biraz daha dikkatli olsa takımına daha fazla katkı sağlar. Sonuç olarak dün akşam yine önemli iki puan kaybedildi. Umarım bu son olur. Çünkü yukarıyla ara açılmaya başladı.

Özer Çalık | OLMAYINCA OLMUYOR.. Yine karabulutlar dolaşmaya başladı Trabzonspor’un üzerinde. Milli maçlar sonrası yaşanan puan kayıpları dün akşam Antalya’da devam etti. Erzurumspor maçı sonrası herkes ‘şapkayı önüne koyar’ diyorduk ama yine değişen bir şey olmamış. Ünal hoca Erzurumspor maçının son dakikasında sahaya sürüp ‘3 top kaybı yapacağına takımı 3 gol pozisyonuna soksaydı’ dediği Yusuf’a 11’de şans tanımış. Demek ki iki günde çok şey değişmiş ki Yusuf kadroya girmiş! Hocanın Abdülkadir’i kesmesini normal buldum. Çünkü genç oyuncu kendine yazık ediyordu. Biraz dinlenmesi şart olmuştu. Bir de Olcay Şahan var. Amiri-Olcay değişikliğini bekliyordum. Erzurumspor maçı sonrası “Niye oynatmıyor hoca Olcay’ı diyordum” bu maçta da forma giyer diye düşünmüştüm. Ama nerede o ilk haftalardaki Olcay? Mücadeleci, hırslı, takımı ateşleyici Olcay’dan eser kalmamış. YAZI DEVAM EDİYOR >>

Miraç Özağcı | YİNE DE KAZANABİLİRDİ! Üst üste oynanan iki maçta kayıp 4 puan. “Olacağız” diyorsanız, bu kaybedilen 4 puanı, mazereti olmadan hanenize yazacaktınız. Ama yapamadınız. Demek ki olmayacak. Dün akşam Antalyaspor ile oynanan maçta benim en dikkatimi çeken unsur şu olmuştur; Trabzonspor zaman zaman o kadar iyi şeyler yaptı ki, o yapılması gerekenleri yapınca, istenilince yapılabiliyormuş dedim. Neden sürekliliği olmaz onu bilmiyorum. Her zaman şunu savunmuşumdur. Trabzonspor rakibe baskı kurmak istiyorsa! Trabzonspor pozisyon üretmek istiyorsa! YAZI DEVAM EDİYOR >>

Trabzonspor gol atmak istiyorsa! Maçın temposunu yukarılara çekmelidir. Eğer ki tempoyu arttırıp, rakibe baskıyı kurabilirse var ya Trabzonspor’un her maçı kazanması içten bile değildir. Maçın genelinde belki Bordo-Mavili oyuncular kendilerinden istenilenleri sahaya yansıtamadılar, ama durum böyle olmasına rağmen yine maçı kendi lehlerine çevirebilirdiler. Bana göre Burak’ın attığı gol, ofsayt değildi. “VAR” nasıl işliyorsa, Trabzonspor’un lehine o pozisyonu değerlendiremedi. Birde yine Burak her ne kadar kendisini yere atsa da, yine de sabit ayağına sanki bir darbe var gibiydi pozisyonda. Her nedense bunu da “VAR” efendi yanlış gördü, haliyle yanlış yorumladı. Burak’tan konu açılmışken, Burak’tan devam edeyim. Her haliyle Burak ayakta durmakta güçlük çekiyor. Burak önemli bir güç kaybı erozyonuna uğramış. E ne yapsın “Gizli Saklı’dan” kurtulamayınca, güç erozyonuna da uğraması normaldir. Burak her geçen gün, beyinsel düşündüğü şeyleri ayağına hükmetme yeteneğiyle bütünleştiremeyince, iş çenesine kalıyor. Buda Trabzonspor’a zarar veriyor. Bana öyle geliyor ki, bundan sonraki haftalar, eğer Burak forma şansı bulur ise böyle bir sendromu sürekli yaşamak Trabzonspor için kaçınılmaz olacaktır. Elbette temennimiz Burak kardeşimizin bu sendromdan çok çabuk kurtulmasıdır! Trabzonspor’un üretken ayakları artık üretemiyor. YAZI DEVAM EDİYOR >>

Mesela Yusuf Yazıcı. Mesela Abdülkadir. Mesela Sosa. Mesela Olcay, oda forma şansı bulursa. Ha deyin Sosa ve Olcay’ı bir kenara bırakalım. Ya genç tabir ettiğimiz, yani Trabzonspor’un geleceğini neredeyse bu iki genç oyuncu Yusuf ve Abdülkadir’e bağlamışken! Bu filizlenmeye yüz tutmuş oyuncularımız sahada yokları oynamaktalar. Ayaklarına top gelince sahada olduklarının farkına varmaktayız. Bu iki arkadaşı kim veya kimler öğütleyecekse, acilen şunları yapmalıdırlar; gittikleri yolların, durdukları yerlerin, güttükleri futbol hayatlarına bir an önce çeki düzen vermeleri gerektiğini öğütlemelidirler. Yoksa bu iki kardeşimiz için yarınlar çok geç kalınmış olabilir. Baksanıza, daha olmadan oldum havasında gezinmeye başlamışlar. Ah Trabzonspor’um ah… Hani Volkan Konak ‘Cerrah Paşa’ türküsünde diyor ya, “Bir daha kapından yolcuda gelip geçmem” Ne var ki senin kapından ne futbolcular geçti? Bundan sonrada kimler gelip geçecektir? Yeter ki geçeceklerin ayakları yere sağlam bassın ve yeter ki senin formanı taşıdıklarının farkında olsunlar.