HAYDE…

Hayde gidelum hayde,

Dağa karayemişa,

Elun nişanlısına,

Ben nasil deyim hayde.

Çiktum çami budadum,

Endurdum yarisina,

Boyle sevda mi olur,

Girsun yerin dibina.

Kizilağaç fidani,

Tepeden budanur mi,

İnsan sevduği yardan

Bu kadar utanur mi?

Endum dere duzina,

Aşlamayi aşladum,

Sevdaluk eyi şeydur,

Ben da yeni başladum.

***

Sevgili Kazım Koyuncu o amansız hastalığa yakalandığı yıllarda bu topraklara olan hasretini seslendirmişti, yüreğinde haydee diyerek.

Haydee!

Bu kadar içten bir sesleniş var mıdır? İçine neler sığdırabiliriz? Önce bir aşkı koyalım baş tarafa sonra özlemi.

Yaylalarını, baharda yeşermeye başlayan yeşilin en açık tonunu ve sis dağında horon oynayacak olmanın heyecanını.

Yine sis sardı etrafı, başladuk üşemeye.

“-Laa hayde inelim köye” dedi bizim Sait emice.

 Kim dinler Sait emicemi, biz vurduk artık kemençenin teline.

 Başlar hava kararmaya, Sait emicem son lafını söyler artık.

“-Laa hayde darlandum da!”

***

Bu topraklarda doğmayanların bile sırf babalarının memleketi diye aşık oldukları bir coğrafya bizim memleketimiz.

Nasıl bir tutku bu.

Geçen hafta oynanan Trabzonspor’un maçına bir adam gelmiş…

Merak ettim sordum “Nereden geldin maça diye?”

“Alaska’dan geliyorum” dedi üç günlüğüne.

“En kutsalımın maçını izleyip köyüme gideceğim” dedi..

Şaşırmadım.

***

Haydee!

Şimdi yüksek yaylalara çıkma zamanı. Sevdiğin yanındaysa ona yayla çiçeklerinden bir demet yapmalı.  O muhteşem şivenle ona “Seni seviyrim gız” diyebilmeli.

O heyecanla aklına bir şey gelmiyorsa “Sen benim gomar çiçeğimsin” diyebilmeli.

Yorulana kadar eşlik etmeli. Yağmur, omzundaki teri kıskanana kadar oynamalı.

Yağmur geldiğinde bir yayla evine kaçmalı kapıya vurmalı.

“Ula sen de kimsun hele bi gel içeri” diyecek yılların emeği yüzüne kazınmış bir yaşlı babaannenin seni davet edeceğini bilmeli.

***

Sana sunacağı kuymağa doyasıya bakıp, o müthiş tereyağının içine daldıracaksın elini. Var mı dünyada bundan daha lezzetli bir yemek?

Bu güzel topraklardan nice ozanlar, şairler, yazarlar, ressamlar, nakkaşlar, sinema sanatçıları, folkloründen nice dansçılar beslendi.

Estetik ve sanat anlayışımızı yitirmeye başlayıp uzaklarda aradığımız günümüzde, bir futbol birleşkesiyle hep yan yana geliyoruz.

Çocuğundan yaşlısına, sağcısından solcusuna kadar hep aynı duyguyu hissediyoruz.

***

Bütün Trabzonluların ortak ve tek aşkı bordo mavi renkler.

Haydee o zaman!

Yeniden çıkalım yaylalara, bordo mavi deyip yapalım saatlerce horonu.

Çıldıralım.

Çünkü bu sene o sene.