HAYIRLI OLSUN DA...

Siyasette tartışmasız geçmeyen dönemimiz hiç olmayacak... Bu demokrasi algısıyla sürüp gidecek bu tutumumuz.

Arkada bıraktığımız tartışmalı, ağız kavgalı Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi döneminden aklımızda  ne kaldı?

Hepsini unuttuk gibi...

Böyle böyle olmalı insan... Ama öncesinde de aklına gelen herşeyi söylememeli..

Önceki gün 27. Dönemine başlayan TBMM'de "eski mensubiyet"ten gelen sevgi/saygı bağından olacak İYİ Parti Ankara Milletvekili Koray Aydın ve aynı partiden bir başka milletvekili MHP lideri Devlet Bahçeli'yle tokalaştı, diğeri saygıyla elini öptü.

Bismillah...

*

AKP cenahından ısrarla  "yeni bir dönem" başladı savı/iddiası söyleniyor ortalıkta.

O da; Cumhurbaşkanını, "cumhur" yani "halk" seçmeye başladı ya, onun için bu döneme "yeni" diyor siyaset dünyamızın AKP kanadı.

Pek aklım almadı.

Ortada değişen birşey yok ki...

"Cumhur"un başkanı yine "Cumhurbaşkanı..."

*

Lokantayı tanıtan tabela aynı...

İşleticisi aynı...

Neymiş...

İçindeki düzende değişiklik olmuş...

Masaların yerleri değişmiş...

Görevliler daha da gençleştirilmiş.

Bu değişiklik olsa olsa daha iyi hizmet için bir yenilik olur.

Hayırlı olsun!..

*

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve mümtaz arkadaşlarının kurduğu TC yerli yerinde...

TBMM'de 27. kez açılış töreni yapıldı.

Milletvekilleri 550 ilken 600 oldu.

İhtiyaç ki(!) oldu.

"Yeni bir dönem" bu sayısal artış olsa gerek.

*

Ama değişmeyen çok önemli bir husus var.

Onu da TBMM'nin açılışını yapan Durmuş Yılmaz "Geçici Başkan" sıfatıyla yaptı:

"Yeni sistemde Meclis'in güvenoyu, bütçe hakkı, sözlü soru önergeleri gibi denetim araçları yok. Ama yine de Meclis'in çıkardığı kanunların, aldığı kararların üzerinde bir kural da yoktur. Bağımsızlığımızın ve demokrasimizin yegane güvencesi olan Gazi Meclis'in saygınlığını korumak hepimizin ortak sorumluluğudur."

Sayın Durmuş'un çizdiği "tablo demokrat bir düşüncenin ürünü" bizce...

Ama şu hususu belirtmek gerekir; demokrasinin kurallarını kaç kez ihlal ederek bugünkü noktaya geldiğimizi unutmayalım.

Bu bir alışkanlık olur mu acaba?

Bu anlayış olursa, demokrasimizi çok kötü günler bekliyor, demeye için elvermiyor.

*

Demokrasiler; kişilerin boyuna, posuna, mizacına göre ölçülüp biçilen, algılanan bir yöntem/yönetim değil elbet...

Biz bu demokrasi algısını çoktaaan aşmış olmalıydık!..