KADINA ŞİDDET

Lanet edilecek bir davranıştır. 

8 Mart vesilesi ile tüm kadınların gününü kutluyorum.

Kadına şiddetin arkasındaki psikodinamikleri çözmeliyiz. 

Bu vahşi davranışa sadece kanunlar, yasaklar ve koruma vererek engel olamayız. Zaten olabildiğimiz de yok. 

Şiddete uğrayan kadınlardan çoğu devletten koruma talep etmiş, hatta mahkeme kararı aldırmış kadınlardır.

Şiddete meyilli bir erkek profili er ya da geç yanındaki kadına şiddet uygular. Bu eşi, nişanlısı, kız kardeşi hatta annesi olabilir. En çok eşlere yönelik şiddete rastlıyoruz.

Erkekleri kadınlara karşı bu kadar saldırgan yapan temel duygu nedir?

Aslında buna temel içgüdü demek gerekir çünkü bu içgüdülerle hareket edilen hayvani bir duygudur.

Erkekleri saldırgan yapan, kadınlara karşı hükmetme ve üstünlük duygularıdır.

Modern toplumlarda bile eski çağlardan beri gelen ‘erkek kadına hükmeder’ inancı yerleşiktir. 

Ailede baba anneye, erkek kardeş kız kardeşe hükmetmeye çalışır. Onu kontrol eder, üzerinde baskı kurar, kararları erkek alır, kadın erkeğin hizmetini görmeye programlanır.

Bazı sosyal çevrelere göre değişmekle birlikte çoğu kültürde durum aynıdır. 

Çocukluktan itibaren erkek çocuklar bir güç, kuvvet, hakim, otorite ve özgüven odaklı yetiştirilir. Yetişkin hale gelince kadınlara üstünlük duyguları oluşur.

Evlenince kadının bütün hayatını, hâkimiyeti altına alıp ona sınırlamalar, yasaklar ve kontrol baskısı getirir. Kurallarını çiğnediğini düşündüğü anda da şiddete başvurur.

Burada 2 temel problem vardır. Birincisi, erkeklerin toplumda şiddet eğilimli yetişmeleri. İkincisi erkeklerin kadınlara hükmedici bakışıdır. İki yaklaşım da ciddi problemdir ve mutlaka tedavi edilmelidir.

Erkeklerin hormonların etkisi ile güç hırsları, kavgacı yetiştirilme tarzı ile birleşince şiddete meyil artıyor.

Erkeklere de önce sevgi, şefkat, merhamet ve uzlaşı gibi temel duyguların çok iyi verilmesi şarttır. Öfke kontrol eğitimleri mutlaka yapılmalıdır. 

Şiddete meyilli olduğu tespit edilen erkekler ise uzun süren psikoterapi seanslarına alınmalıdır.

Erkeklerin kadınlar üzerinde hükmedici ve üstünlük duyguları ise önce ailede sonra okullarda çözülmesi gereken milli bir eğitim meselesidir.

Kadın da erkek gibi bir bireydir. Özgürdür. Temel hak ve hukukları vardır. Eğitimde, ticarette ve sosyal yaşamda erkek ile aynı haklara sahiptir. Anayasanın eşitlik ilkesi gereği tüm vatandaşlık haklarında eşitiz. 

Kadın evlilik hukukuna sadık kalarak kendi ile ilgili kararları özgürce kendisi alır. Elbette bu güce ulaşabilmesi için kadınlara ekonomik ve sosyal özgürlüklerine ulaşmaları için gayret sarf etmelerini öneriyoruz ancak bunu sağlayamadı diye hiçbir kadın temel hak ve hürriyetinden asla mahrum edilemez.

Sonuç olarak kadına şiddette, erkek psikolojisi çok iyi analiz edilmelidir. 

Şiddete eğilimi tespit edilen erkek uzun süren psikoterapi tedavisine alınmalıdır. 

Kadının sosyal hak ve özgürlüklerini, devlet, tam ve geniş bir alanda güvence altına almalıdır.