KAMU ÇALIŞANI GEÇİNEMİYOR

Kamu hizmetlerini gerçekleştiren genel kamu hizmet personeline verilen isim memurdur. Kamu personeli içerisinde memurların yanı sıra sözleşmeli personel de bulunur. Kamusal faaliyetin yürütülmesinde rol oynayan personel, atama veya seçilme yoluyla görev başındadır.

Kamu görevlilerimizin alım gücünün yükseltilmesi için gerçek enflasyonun üzerinde bir artış yapılması ve buna ek olarak refah payı verilmesi zorunlu hale gelmiştir. Toplumumuzun çoğunun verilerini sürekli tartıştığı TÜİK’in bile açıkladığı rakamlar kamu çalışanının açlık sınırının altında yaşamak zorunda kaldığını göstermektedir.

Ekim ayı enflasyonu da geçtiğimiz aylarda olduğu gibi yüksek çıkmıştır. Enflasyon hızla yükselmeye devam etmektedir. Ekim ayında enflasyon %3,43 oranında artarken yıllık enflasyon da %61,36 olmuştur. Haziran ayından bu yana 4 aylık sürede ise TÜFE %29,4 iken, Temmuz ayında kamu çalışanının maaşlarına enflasyon farkı hariç %6 zam yapılmıştı. Hal böyle olunca zammın yapıldığı ilk ayda aldıkları zammın fazlasını enflasyona kaptıran kamu çalışanlarının maaşları ekim ayı itibarı ile %23,4 oranında erimiştir.

Yılsonu için önümüzde, özellikle okul ve ısınma giderlerinin bütçemizi zorlayacağı iki aylık bir süreç daha varken maaşlardaki erimenin %23’ü aşması kamu çalışanları ve emekliler için zor günlerin şiddetlenerek süreceğini göstermektedir. Özellikle TCMB’nin 2023 ve 2024 yıllarına ilişkin enflasyon beklentisini yukarı yönlü güncellemesi, önümüzdeki dönemde de yüksek enflasyonun devam edeceğinin işaretidir. Ne var ki, toplu sözleşme süreci sonunda kararlaştırılan maaş zamları, ilgili döneme ait enflasyon beklentilerinin dahi altında kalmıştır. Bu da kamu çalışanları ve emeklilerin maaşlarındaki erimenin kaçınılmaz olduğu anlamına gelmektedir.

Sonuncusu Ağustos 2023’te yapılmış iki yılda bir yapılan Toplu sözleşme görüşmeleri kamu çalışanlarının beklentilerine çözüm üretememiştir. TBMM’de başlayacak olan bütçe görüşmeleri bu aşamada maaşlardaki erimenin durdurulabileceği tek mekanizma olarak görülmektedir. Önemli olan maaşların hangi oranda yükseldiği değil alım gücünün hangi oranda arttığıdır.

Bütçe görüşmeleri esnasında kamu çalışanlarının gerçek enflasyona uygun düzenlemelerinin ortaya konması hayati bir önem taşımaktadır. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre bile ne kamu çalışanlarının ne de emeklilerimizin çarşıda, pazarda karşılaştığı zamlara dayanacak gücü kalmadığını göstermektedir.

Dört kişilik bir ailenin Ekim ayı itibariyle açlık sınırı 13.684 TL, yoksulluk sınırı 44.573 TL olmuştur. Son yıllarda maaşlara yapılan oransal artışlar yüksek gibi görünse de gerçekleşen enflasyon, yapılan artışları aştığı için maaşlar sürekli erimekte alım gücü sürekli düşmektedir. Bu erimenin mutlak surette durdurulması için acil önlemler alınmalıdır.

Devletimizin tüm işlerini ve işlemlerini yürüten kamu çalışanlarına TCMB’nin beklentilerine uygun bir maaş zammı, üzerine %10 refah payı verilmeli ve enflasyon farkının da ortaya çıktığı ay itibarı ile maaşlara yansıtılmalıdır.