KARADENİZ İMAMOĞLU'NA KUCAK AÇTI

Ülkemiz demokrasiye ilk adımını CHP ile attı. Ancak tek partili dönemin dışında CHP, tek başına iktidar olamadı. Ortada bir sıkıntı vardı: Halkla bir türlü frekans tutturulamıyordu. Ya bir güvensizlik söz konusuydu ya da aynı pencereden bakılamıyordu. Bu nedenle de CHP, iktidara hep uzaktan bakan oldu.
Rahmetli Bülent Ecevit, dürüstlüğü, devlet adamlığı ve halkla kurduğu güçlü bağla bir dönem umutsuzların umudu olmuştu. “Karaoğlan” efsanesi halkta karşılık bulmuştu. Ancak CHP’nin iç yapısındaki sorunlar Ecevit’i bile ayrılmaya itti ve sonunda DSP’yi kurdu. O gün anlam veremediğimiz bu ayrılığın nedeni, bugün daha açık görülebiliyor: CHP, iç yapısında dikiş tutturamıyordu.
Daha sonra Deniz Baykal da bir kaset kumpasıyla devre dışı bırakıldı. Yerine getirilen Kemal Kılıçdaroğlu, defalarca seçime girdi ve hepsini kaybetti. Parti içi seçimleri bile kazanamayan bir liderin, partiye hâlâ yön vermeye çalışması, “Misyonunu henüz tamamlamadı mı?” sorusunu akıllara getiriyor. Öyle ki, adeta partiye kayyum atanmıyor diye içerlemekte!
Oysa bir onursal genel başkan gibi davranması gereken Kılıçdaroğlu, bırakın birleştirici olmayı, partiye huzur vermemek için adeta çaba sarf ediyor. Gök kubbeyi başına yıkarız diyecek birlik ve kararlılıkla hareket etmek varken, hâlâ koltuk sevdasıyla hareket ettiğini görmek üzücü. Yaş olarak Türkiye ortalamasının oldukça üstünde olan birinin bu derece "Konsantrasyon" içinde olması düşündürücü...
Dahası, bir zamanlar “Hak, Hukuk, Adalet” diye kilometrelerce yol yürüyen biri olarak, bugün sergilediği samimiyetsiz tavır ise daha da sarsıcı. Eğer bugün haksızlık, adaletsizlik, hukuksuzluk varsa, dönüp kendine de bakmalı insan.
Son cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilmesinin ardından Ekrem İmamoğlu, cesur bir çıkış yaptı:
"Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir."
Bu sözle birlikte değişim ateşini yaktı ve yerel seçimlere giden yolda büyük bir adım attı. Adaylığını net biçimde ilan etti, hazırlıklarını erkenden yaptı. CHP’nin hâlâ aday belirleyemediği dönemlerde o, “Ben adayım” diyerek öncülük etti. Sonrası malum: Yerel seçimlerde büyük başarı...
İmamoğlu’nun desteğiyle Özgür Özel, CHP Genel Başkanı oldu. Göreve gelir gelmez enerjik bir şekilde çalışmaya başladı. Yerel seçimlere güçlü adaylarla girdi. Sonuçlar, uzun süredir CHP'nin hayal bile edemediği oy oranlarını ortaya koydu. Belediyeler kazanıldı, oy oranı yükseldi. Özgür Özel, partililerde yeni bir umut ışığı oldu. Teşkilatlar, adeta ölü toprağını üzerinden attı.
Trabzon örneğinde olduğu gibi, il ve ilçe teşkilatları büyük bir gayret içinde çalışıyor. Karadeniz’in belki de en büyük CHP mitingine bugün tanıklık edeceğiz. Değişim rüzgârı, artık güçlü bir saç ayağına dönüştü:
Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş Şu an belki ayaklardan biri eksik görünse de, gelecekte bu tablo nasıl şekillenir, kestirmek kolay değil.
Ama kesin olan şu: Türkiye siyasetinde artık yeni bir dönem başlıyor. Bu dönemi iyi takip etmek, doğru notlar almak ve tarihin akışını yakalamak gerekiyor.