kentle birlikte yaşlanıyorduk:

ve bizler
delikli filim makarasından akıp giden ömrümüze beyhude bakıyorduk
o kadar büyük ucuzluk vardı ki kent rekabet halindeydi
mesela iki film birden elli kuruştu
oysa insan emeği sudan bile ucuzdu
neyse ne!
biz filmimize devam edelim kesildiği yerden

(eskiden gavur meydanı)
*

bir yerlerde kentin abileri yumurta topuk ayakkabı simarlamıştı tabakhanedeki sayacı abdullah'a
iki sırık boyunda kallavi bir küfür gibi duruyordu leş gibi kokan dükkânının ortasında
kaçak ciğara içmekten de sapsarıydı bıyıkları abdullah'ın

(sakız sardunya çiçeği'm)
*

kimi abilerin ellerinde oltu taşından kimisinin de elinde kehribar tesbihler şakır şakır ötmekteydi
kimisinin kollarında siyah deri bileklikler
afili yakaları yarasa gibi iki yanda bembeyaz gömlekler
ispanyol paça pantolonlar
briyantinli saçlar
ayhan ışık'lı kaytan bıyıklar

(biz saldırgan veya zararlı değiliz siz kötüsünüz)
*

56 şavrole'nin cantları arap sabunuyla yıkanmıştı
arka konselde olmazsa olmaz ya tuvak giymiş gelinlik kız ya da köpek ve aslan maketi singerden oyuncaklar
şavrolenin en ufak bi salınımda başları sağa solla sallanmaktan midesi bulanırdı köpeğe ya da aslana bakanların

(efsaneler ölmez)
*

eğer peşpeşe gidiyorlarsa şavroleler merkez postahanesi önünden müftü camisi istikametine doğru resmen trompet çalıyordu arnavut taşlarının üzerinde tekerlekleri
ve bizler düş görmüyorduk
çünkü
hayal dahi edemeyeceğimiz filmin hazin sonunu bekliyorduk
makinist!
sakın kesme araya da reklam koyma!
diyemeden bir de ne görelim;
film yandı kentin de altı üstüne getirildi bir avuç insan tarafından
..
taksim yokuşu/aşıklar parkı

(kızlar manastırı'nın kapısı)


(susuz çeşmeler susuz sokak canlıları)

(kentin acı sarısı yaşıyor hâlâ)

(ifteriler basmış kentin ortayerini)