kuşların söylediği

kentlerin belleği;

sokaklar alanlar binalar insanlar

bir o kadar da buralarda yaşayan kuşlar köpekler kediler değil midir?

her nereye gidecek olsam öncelikle o beldenin arka sokaklarında gezinirim

insan kokusu peşine düşen av köpeği gibi duyumsarım kendimi

sahibimse geçmiş tarihin izleri desem kim ne anlar ki?

*

arada belediye hoparlöründen anonslar yapılır:

şu verginin son taksidi şu gün bitmekte

ya da;

şu mahallenin köyün meskûnlarından falancının filancının vefat haberini görevlisi bangır bangır duyurur olanca dingin sesiyle

ve ardından derin bir sessizlik çöker gibi avurtlara

bir anda öğrenilince ahlar vahlar eşliğinde titrer sanırsın yeryüzü

*

sonrasında vaktin bir ezanında ki genelde

ya öğlen ya da ikindi namazına müteakip

kalabalıklar toplaşır camilerin avlularında

uzaktan izler kendimi de görür gibi olurum o musalla taşında

şöyleydi böyleydi denilir yutulur riyalar

göğe açılan ellerin o herkese göre kutlu dilekleriyle

kediler ve köpeklerin ve de kuşların

umurunda değildir hiçbirisinin

*

sonrasında merdivenaltı dediğimiz salaşvari yerlerde

karnımı doyurma ritüeline kaptırırım kendimi

bir sahil kentiyseniz eğer çok kolaydır böyle yerleri bulmak

biraz temiz olsun yeter der karnınızı doyurur

iki lafın da belini kırarsınız mekân sahibiyle

*

ve mekândan çıkarken yine o efsunlu kimliğinize bürünürsünüz

hâlâ daha beldenin nabzının atması içten içe çocuk gibi sevindirse de sizi:

çocuk parklarının yerine yapılan camileri

yollarda biriken araçları ve de sokaklarda hâlâ daha bu çağ bu zamanda

pazaryerlerinin düzensiz çarpıklığıyla açılmış olmasının hüznüyle

cebinizden cigarsnızı çıkarıp usturuplu bir küfürle savurursunuz

içinizdeki gökyüzüne

..

sürmene