Geçen haftaki yazımızda ticari işletmelerin kaçak markalı üretim yapan işyerlerinden ürün aldığından ve sonrasında dananın kuyruğunun koptuğundan bahsetmiştik.
İşte o senaryo şöyle devam ediyor;
Ticari işletmeler kaçak markalı üretim yapan işyerlerinden ürün alıyor. Bu ürünleri satanlar sattıkları ürünlerde faturalar üzerine markalı ürünü belirtecek hiçbir ibare kullanmıyor. Örneğin; kaçak üretim yapan firma X markalı gömlek üretiyor ise kestiği faturaya X markalı gömlek yazmıyor sadece gömlek yazıyor. Bu durum neden önemli ilerleyen satırlarda değineceğim.
Kaçak markalı ürünü alan ticari işletme her şeyden habersiz şehrine, işyerine geliyor ve günlük hayatına devam ediyor.
Çok fazla zaman geçmeden kolluk kuvvetleri baskın şeklinde işyerlerine gelerek mahkeme kararı sonrasında arama gerçekleştireceğini ve kaçak ürün sattığını söylüyor. Bakıyorsunuz her şey nizami, elinde bir karar ve kararın ekinde o işletmeden kaçak markalı ürün satışı yaptığına dair müşteri faturası ve bir de bu ürünü alırken dışarıdan satıcı ve alıcıyı gösterecek profesyonel bir fotoğraf…
Sizce de garip değil mi?
Bazen adresini bildiğimiz halde nerede olduğunu karıştırdığımız işyerleri nasıl olur da nokta atışı ile kaçak markalı ürün sattığı gerekçesiyle bulunabiliyor. Hem bu ürünü sattığına dair fatura hem de dışarıdan çekilen yakışıklı bir fotoğraf.
Trabzon insanı olarak bizler saflığın, temizliğin, dürüstlüğün ve delikanlılığının sembolüyüz. Evet ben öyle biliyorum fakat birileri taşları yerinden oynatmanın alıcıyı satıcıyla kavga ettirmenin, işyeri sahipleriyle kolluk kuvvetlerini düşman etmenin peşinde.
Araştırma neticesinde bu kavgayı çıkarmaya çalışanların kim olduğunu da gördük. İşsizlik insana neler yaptırıyor bizler de şaşırdık.
4 yıl hukuk fakültesi okuyacaksın gece gündüz çalışıp vize ile final haftası nasıl geçiyor anlamayacaksın, mezun olacaksın, piyasada işsizlik ordusuna katılacaksın. Önünde girmen gereken sayısızca sınav ve sonrasında düşük ücret ile 3 ay staj, es kaza bu da biterse tanıdığın varsa, biraz da çevre yaptıysan işini yapacaksın.
Peki çevren yok, avukatsın ve asgari ücretle çalıştırılma teklifi geliyor, tanıdık olmadığından dosya da alamıyorsun?
İşte o zaman serseri mayın gibi nerede patlasam diye düşünüp fırsatçılık yapıyorsun.
Marka tescili yaptıran işyerlerinin listesi sözüm ona birkaç işsiz avukat tarafından çıkartılıyor. Sonrasında bu ürünlerin Trabzon piyasasında satılıp satılmadığı konusunda piyasa araştırması yapılıyor. Avukatlar tarafından marka tescili yaptıran firmaların avukatları aranarak işbirliği çerçevesinde çalışılırsa ilimizde çok sayıda kaçak markalı ürün satan işyeri olduğu bilgisi veriliyor ve anlaşma sağlanıyor.
Kaçak markalı ürün satan ticari işletmeler ilk önce ürün aldıkları fabrikalar tarafından satılıyor. Çünkü bu fabrikaların birçoğu marka tescili yaptıran firmaların bilerek ve isteyerek kurdukları fabrikalar. Kısacası kendi kaçak markasını kendisi üretiyor. Sonrasında da ürün alan işletmelerin listesini çıkartarak avukatlarına teslim ediyor.
Yereldeki işsiz avukatlar gizli müşteriler bularak kaçak markalı ürün satışı yapan işyerlerini ifşa etmek için planını devreye sokuyor.
Devlet büyükşehirlerde herkesin gözü önünde kaçak markalı ürünleri üretip piyasaya süren bu fabrikaları görmüyor. Marka tescili yapıp sonrasında kendi markasını kaçak olarak üretip tescil hakkı ile bu ürünleri alan kişilere kumpas kurarak para kazanan işyeri sahiplerini görmüyor. Kaçak markalı ürünleri satan işyerlerine gelip ‘eğer 5 bin 10 bin verirsen seni görmemezlikten gelirim’ diyen sözde marka avukatlarını görmüyor. Bu ürünleri kanuna aykırı olduğunu bilerek ya da bilmeyerek üç beş lira para kazanayım derdinde olan küçük esnaf ve sanatkarı görüyor.
Diyecek çok şey varken susmak, bu oyunun içinde bir oyuncu olmak, asıl hırsızı görmeyip marketten karnını doyurmak için ekmek (ç)alanı suçlu görmek ne hukuka ne de insanlığa sığar.
Bu marka çetesine bir son verilmeli… Kanun, yönetmelik gözden geçirilmeli… Denetim mekanizması büyük hırsızların peşini bırakmamalı…