NEREYE GİDİYORUZ?

Çok eskilere gitmeye gerek yok; Son ekonomik büyük krizi 2009/2010 da yaşadık ülke olarak.
O yıllardan sonra dönemsel sorunlar yaşamış olsak da kısmen bahar havasında geçen üçer aylık dönemler bitirdik.
Uyarılara aldırmayan bir ekonomik idare ilgili kurumların yayınladıkları raporlarla belirtilmiş.
Blomberg Busınes: Tarih 2 Mart 2015…
Dünyanın en kötü pozisyonundaki 15 ekonomisi ülkemizi 9. sırada göstererek uyarmasına rağmen  herhangi  bir girişimde bulunulmadı.
TUİK  verilerine göre 82 milyonun 21 milyonu icralık ve mahkemelerde yığınla bekleyen dosya işleme başlatılmayı bekliyor.
Ülke nüfusunun dörtte birinden bahsediyor resmi kurum.
Yine TUİK verilerine göre; inşaat sektöründe %12,7, sanayi sektöründe % 2,7 küçülme yaşadık.
Ekonomilerin öncü sektörlerindeki bu küçülmeler dip dalga derinliğinin haberciliğinden geçti artık, iliklerimize kadar krizi hissediyoruz.
Bölgesel anlamda tarımsal ürün fındık konusunda TMO’nun devreye girmesine rağmen piyasa yapıcılarının oynadıkları yeni rollerle; fındık ilan edilen fiyattan yaklaşık an itibarı ile 3 TL düşük seviyede.
Eğer orta doğulu misafirlerimiz turizm mevsiminde bölgemizi ve ilimizi tercih etmeseydi  esnaf ve işadamları hizmet, yiyecek, otomotiv ve sanayi sektörlerinde bu kriz piyasayı daha erken kasıp kavuracaktı.
Sadece hissedilen kısmına baktığımızda Trabzon ve bölge bu haliyle bile bizi çok etkileyecek.
Açıklanan üçer aylık dönemlerle ekonomimiz  küçülmeye devam etmekte olduğu devletin resmi organınca önümüze koyuldu.
Buna göre:
2018’in son çeyreğinde %-3.0, 2019’un ilk çeyreğinde %-2.6, 2019’un ikinci çeyreğinde %-1.5 küçülmüşüz!
Kahin değiliz ama verilerin ışığında 3. Çeyrekte de küçülmenin devam edeceği yönünde sonuçlarını gözlemliyoruz.
İl bazında belediyelerin yapmış oldukları tahmini bütçe ana kalemleri olan vergi gelirlerinin de beklenenin çok çok altında gerçekleşeceği yönünde öncü verilerini göstermektedir.
Mahalli idarelerde sıkıntılı bir dönem yaklaşmaktadır.
Peki biz nereye gidiyoruz?
Dışarıdan nasıl görülüyoruz derseniz; İMF’nin Nisan 2019 tarihli program raporunda %-2,5 küçülmenin belirtildiğini de söylemek isterim.

2018 Dünya Ekonomik Hasılası toplamda 86 Trilyon Dolar.
Ülkemizin hasılası ise 770 Milyar Dolar.
Dünya ekonomisindeki payımız yaklaşık %0,89 seviyesinde.
Kişi başına düşen milli gelir 2008’den beri sürekli olarak düşmekte.
Yatırımlar %22,8 azalmış, ekonomimiz an itibarıyla %1,5 küçülmüş ise; yabancı sermayenin kendini çek etmesinin zamanı gelmiş de geçiyor demektir.
Aslında veriler ışığında tabloyu yorumlamak pek de zor olmasa gerek.
Bu tablo uygulanan ekonomi politikalarının neredeyse tamamının değişmesi gerektiğini  bağıra bağıra  söylüyor da duyan yok…
Önümüzdeki 10 ay içinde yaklaşık olarak 175 Milyar Dolar rakamlık bir dış krediyi döndürmemiz gerekecek.
Peki bu felaketten nasıl çıkacağız diye düşünüyorsanız, demokrasi ve hukuk devletine tam uygun hareketlerle!
Ekonomik daralma önceden yaşanan kriz dönemlerinin hemen sonunda genelde yüksek oranlı büyüme rakamlarıyla önümüze gelmişti.
İktidarın da ilk dönemlerine bakıldığında bunu çok rahat anlıyoruz.
Her kriz yeni fırsatlar doğurur; siyasal ve ekonomik!